Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/17319 E. 2014/1747 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17319
KARAR NO : 2014/1747
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

Mahkemesi :Yozgat İş Mahkemesi
Tarihi :21.05.2013
No :2013/129-2013/249

Davacı, Alman rant sigortasına giriş olduğundan bahisle 05.07.1986 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesini ve yurt dışı borçlanma talebinin 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesinde öngörülen sigortalılık niteliğinde kabulü gerektiğinin tespitini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu olayda, yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmadığı anlaşılan davacının, 29.11.2012 günlü borçlanma başvurusu üzerine, ikamet belgeleri uyarınca Almanya’da ev kadını olarak geçen 05.07.1986-30.11.2012 tarihleri arası 8.731 günlük yurt dışı süresi üzerinden borçlanma tahakkuku yapılması üzerine eldeki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Çünkü, 10.04.2013 günlü kurum yazısına göre, borçlanma tahakkukuna konu yapılan ev kadınlığı süresinin Alman rant sigortası kapsamında olup olmadığı araştırılmadığı gibi; henüz yapılmış bir borçlanma işlemi bulunmadan sigorta başlangıcına hükmedilmiştir.
1-Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79’uncu maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3’üncü maddesi “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.
Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.”hükmünü içerirken; yine aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5’inci maddesine 4’üncü fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” Hükmü getirilmiştir.
Anılan 5754 sayılı Yasa ile, 3201 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3’üncü maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Yasanın bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Yani, Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Yasaya dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/1-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.
Anılan açıklamalar karşısında, yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmadığı anlaşılan davacının, Almanya’da geçen ev kadınlığı sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/1-b madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde olmak üzere yapılan borçlanma tahakkukuna dair Kurum işlemi yerinde olup, borçlanma istemini 4/1-a madde kapsamında değerlendiren mahkeme kabulü hatalıdır.
2) Alman rant sigortasına giriş tarihi olduğundan bahisle 05.07.1986 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespitine dair mahkeme hükmü de, eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Davalı Kurum’un 10.04.2013 günlü kurum yazısına göre, 29.11.2012 günlü borçlanma başvurusu üzerine ve ikamet belgeleri gözetilerek 05.07.1986-30.11.2012 tarihleri arası Almanya’da geçen ev kadınlığı süresinin tahakkuka konu yapıldığı anlaşılmaktadır.
Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın 38’inci madde hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dahil edileceğini öngörürken, Uluslararası sosyal güvenlik sözleşme hükümlerinin saklı bulunduğu ifade edilmiştir.
Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği de haiz bulunmaktadır.
10.04.1965 tarihli resmi gazetede yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malüllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları(aylıkları)” başlıklı beşinci bölümde düzenlenen konuya ilişkin Ek Sözleşmenin 29’uncu maddesi “Türk Sosyal Sigorta Mercii için aşağıdaki hususlar geçerlidir:

(4) Bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına girişi, Türk Sigortasına giriş olarak kabul edilir. ..” hükmünü öngörmüştür.
Anılan Uluslararası sözleşme hükmü ile, sözleşme hükmünün düzenlendiği bölüm birlikte değerlendirildiğinde; bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, sözleşme hükmü kapsamında, malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edilmesi gerekecektir.
Somut olayda, davaya konu yapılan ve rant sigortasına da giriş olduğu iddia edilen 05.07.1986 tarihinin “Ev kadınlığı süresi” olduğunun bildirilmesi karşısında, anılan ev kadınlığı süresinin, yukarıda bahsedilen Uluslararası sözleşme hükmü kapsamında, uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman rant sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık süresi olup olmadığının usulünce araştırılması gerekir. Kuşkusuz, ev kadınlığı süresinin rant sigortasına giriş niteliğinde bulunmaması ve başkaca rant sigortasına giriş niteliğinde bir başlangıcın da bulunmaması halinde sigorta başlangıcı, 3201 sayılı Yasanın 5’inci madde hükmü çerçevesinde belirlenmesi gerekecektir.
Şu halde yapılması gereken iş; yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, ev kadınlığı süresinin, uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman rant sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık süresi olup olmadığı veya Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin sigorta başlangıcına dair yukarıdaki sözleşme hükmünün uygulanmasını gerektirecek nitelikte başkaca rant sigortasına girişi bulunup bulunmadığı yapılacak araştırma ile açıkça belirlenmelidir.
Yukarıda belirtilen Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin sigorta başlangıcına dair sözleşme hükmünün uygulanmasını gerektirecek nitelikte rant sigortasına giriş tarihi usulünce yapılacak araştırma sonucu belirlenmesi halinde; davacı tarafa yöntemine uygun şekilde verilecek mehille, belirlenen Alman Rant sigortasına giriş tarihini içerecek şekilde ve borçlanma talep tarihinde ki şartlar çerçevesinde yurt dışı borçlanması, yurtiçi sigortalılık kaydı bulunmaması nedeniyle 5510 sayılı Yasanın 4/1-b madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde olmak üzere usulünce sağlanmalı ve borçlanmanın varlığı halinde, sigorta başlangıcına hükmedilmesi gerekir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 30.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.