Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/17262 E. 2014/10415 K. 09.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17262
KARAR NO : 2014/10415
KARAR TARİHİ : 09.05.2014

Mahkemesi : Sakarya İş Mahkemesi
Tarihi : 04.06.2013
No : 2012/991-2013/504

Davacılar, murislerinin 28.11.2009 tarihinde geçirdiği kazanın, işkazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmda belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşılmakla, Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan ve sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 13. maddesine göre iş kazası;
“Madde 13- İş kazası;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) (Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için; olaya, maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludu
Taraflar arasında, sigortalının, kalp krizi geçirdiği tarihteki çalışmasının hizmet sözleşmesine dayalı olduğu, ölümle sonuçlanan olayın, kalp krizi sonrasında meydana geldiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hukuk Genel Kurulunun 13.10.2004 tarih ve 2004/21-529 Esas, 2004/527 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “… yasanın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun, birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, başka kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır. Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde, dar bir yoruma gidilmemelidir…”
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, Mahkemece, öncelikle tanık beyanlarına başvurularak maddi olgu tereddüt bırakmayacak şekilde belirlenmeli, olayın müfettiş raporu ve ekli K..G..’e ait ifade tutanağında belirtildiği şekilde meydana geldiği anlaşıldığı takdirde illiyet bağının kesilmediği gözetilmeli, tüm deliller toplandıktan sonra hasıl olacak neticeye göre bir karar verilmelidir.
O hâlde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.