Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/17004 E. 2014/1652 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17004
KARAR NO : 2014/1652
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

Mahkemesi : Aydın 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 29.05.2013
No : 2012/400-2013/101

Dava, borçlanma talep tarihinde Türk Vatandaşı olma şartı aranmaksızın, yurtdışında Türk Vatandaşı iken geçen 01.04.1976 – 26.05.2002 arası emekliliğine yetecek 3600 günlük süreyi 3201 sayılı Yasa uyarınca 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında borçlanabileceğinin tespiti, Alman Rant Sigortasına giriş tarihi olan 01.04.1976 tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti ile borçlanma istemini reddeden Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu olayda; yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan davacının, 28.09.2012 varide tarihli borçlanma başvurusu üzerine davalı Kurumun, 14.09.2000 günlü Bakanlar Kurulu kararıyla Türk Vatandaşlığından çıkmasına izin verilen, Mülga 403 sayılı Türk Vatandaşlık Yasasının 20’inci maddesi uyarınca izinle Türk vatandaşlığından çıkarılmaya ilişkin çıkma belgesinin 27.05.2002 tarihinde teslim edilen davacının, Türk Vatandaşı olmaması nedeniyle talebini reddetmesine istinaden eldeki bu dava açılmıştır.
Davacı, Almanya’da geçen 01.04.1976 – 26.05.2002 tarihleri arası 3.600 günlük yurt dışı süresine ilişkin borçlanma talebinin kabulünü, söz konusu borçlanmanın 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında sayılmasını ve Alman rant sigortasına giriş tarihi olan 01.04.1976 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespitini istemiş; Mahkemece, istem gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
1- Davacının, yapılacak borçlanmanın 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında sayılmasına yönelik istemi yönünden;
Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79’uncu maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3’üncü maddesi “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.
Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.”hükmünü içerirken;
Yine aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5’inci maddesine 4’üncü fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” Hükmü getirilmiştir.
5754 sayılı Yasa ile, 3201 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3’üncü maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Yasanın bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Yani, Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Yasaya dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/1-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.
Anılan açıklamalar karşısında; yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan davacının, Almanya’da Türk Vatandaşlığı döneminde geçen yurtdışı sürelerini 5510 sayılı Yasanın 4/1-b madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde borçlanması mümkün olup; bunun aksini öngören mahkeme kabulü yerinde değildir.
2-Davacının, Alman rant sigortasına giriş tarihi olan 01.04.1976 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespit edilmesi istemine gelince;
Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın 38’inci madde hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dahil edileceğini öngörürken, Uluslararası sosyal güvenlik sözleşme hükümlerinin saklı bulunduğu ifade edilmiştir.
Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği de haiz bulunmaktadır.
10.04.1965 tarihli resmi gazetede yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malüllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları(aylıkları)” başlıklı beşinci bölümde düzenlenen konuya ilişkin 29’uncu madde hükmü ise “Türk Sosyal Sigorta Mercii için aşağıdaki hususlar geçerlidir: … (4) Bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına girişi, Türk Sigortasına giriş olarak kabul edilir. ..” hükmünü öngörmüştür.
Anılan Uluslararası sözleşme hükmü ile, sözleşme hükmünün düzenlendiği bölüm birlikte değerlendirildiğinde; bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, sözleşme hükmü kapsamında, malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğinin kabulü gerekir.
Mahkemece, davacı tarafa yöntemine uygun şekilde verilecek mehille, Alman Rant sigortasına giriş tarihini de içerecek şekilde ve borçlanma talep tarihinde ki şartlar çerçevesinde davacının Türk vatandaşı olduğu dönem gözetilerek, yurt dışı borçlanması, 5510 sayılı Yasanın 4/1-b madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde olmak üzere, usulünce sağlanmalı ve borçlanmanın varlığı halinde, Türkiye’de 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında öngörülen sigortalılığa giriş niteliğinde olmasına göre hüküm kurulması gerekirken, henüz yapılmış bir borçlanma işlemi bulunmadan, sigorta başlangıcına karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.