YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16966
KARAR NO : 2014/1938
KARAR TARİHİ : 31.01.2014
Mahkemesi :Ankara 5. İş Mahkemesi
Tarihi :01.07.2013
No :2013/840-2013/851
Davacı, Alman rant sigortasına girdiği 12.08.1981 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespitini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Türkiye’de sigortalı olarak tescilinin bulunmadığı anlaşılan, 30.06.2009 tarihli talep ve 14.09.2009 tarihli ödeme ile Almanya’da geçen sürelerini borçlanan davacının, 3201 sayılı Yasanın borçlanma talep tarihinde yürürlükte bulunan 5. maddesi gereğince, sigorta başlangıcının 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında olduğu gözetilmelidir.
2-İlk defa 09.09.1980 tarihinden itibaren Almanya’da rant sigortasına tabi çalışmaya başlayan davacının, Nevşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30.07.1981 tarih 652-584 sayılı kesinleşen kararı ile 1965 olan doğum yılının 1963 olarak tashihine karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece; Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasındaki sosyal güvenlik sözleşmesi gözetilerek davacının sigorta başlangıcına esas alınacak 18 yaşını doldurduğu tarihin, Almanya’da ilk defa sigortalı çalışma sonrasındaki tarihte düzeltilmiş olan 12.08.1963 doğum tarihi esas alınarak, 12.08.1981 olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Dairemizin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği gibi, sözleşme gereği bağlanacak kısmi aylık (sözleşme aylığı) durumu dışında, yurtdışında geçip 3201 sayılı Yasaya göre borçlanılan süreler Türkiye’de geçmiş sigortalılık süreleri sayılır. Borçlanılamayan sürelerin Türkiye’de sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, 3201 sayılı Yasaya göre borçlanılarak Türkiye’de sigortalılık süresi olarak sayılacak süreler yönünden, Türk mevzuatının, bu durumdakilere de uygulanması gerekir.
Borçlanması 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında olan davacı yönünden uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Yasanın 66. maddesi, bazı kötü uygulamaları önlemek amacı ile özel bir düzenleme getirmiş ve belli sigorta kollarında, hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Gerçekten, anılan Yasa maddesinde çok açık olarak malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, “sigortalıların ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri esas tutulur.” hükmünü içermektedir. Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde, açık olan bu düzenleme karşısında, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladıktan sonra yapılan yaş düzeltmelerinin yaşlılık aylığı bağlanmasında gözetilmeyeceği açıktır. Nitekim 506 sayılı Yasanın 120/2. maddesi, Emekli Sandığı Yasanında ve 5510 sayılı Yasanın 57. maddesinde bu maddeye paralel hükümler getirilmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 02.06.2004 gün ve 2004/21-316 Esas sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu özel düzenleme dışında, kesinleşmiş yargı kararının elbetteki uygulamalarda geçerliliğini koruyacağı kuşkusuzdur.
Mahkemece, davacı yönünden sigorta başlangıcının 1479 sayılı Yasanın 66. maddesindeki düzenleme gereği, sigortalı olarak çalışma başlangıcından sonraki düzeltilmiş yaşın esas alınamayacağı gözetilerek, sonucuna göre belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle, sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 31.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.