Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/16591 E. 2014/966 K. 21.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16591
KARAR NO : 2014/966
KARAR TARİHİ : 21.01.2014

Mahkemesi :Amasya İş Mahkemesi
Tarihi :13.06.2013
No :2013/63-2013/310

Davacı, Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıcı olarak tespiti ile 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan yurtdışı borçlanma süresinin 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında sayılması gerektiğinin tespitini istemiştir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı Kurum vekilii tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Hükmün, 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanacağı sürelerin 5510 sayılı Kanunun 4/I-a maddesi kapsamında değerlendirilmesine ilişkin kısmı yönünden;

Yurtiçi çalışması bulunmayan 25.05.1957 doğumlu davacı, 29.11.2012 günlü dilekçesi ile borçlanma Alman Rant sigortasına giriş tarihi olan 01.05.1992 tarihinin sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilmesi ile 3201 sayılı Kanunla ve 4/I-a kapsamında borçlanmak isteğinin Kurum tarafından reddedildiği, 27.12.2012 günlü yurtdışı borçlanma talebine istinaden Kurum tarafından 5510 sayılı Yasanın 4/1-b kapsamında sigortalılığı tescil edilerek tahakkuk ettirilen 10 günlük borçlanma tutarının davacıya 24.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davacının tahakkuk ettirilen borçlanma tutarını 01.02.2013 tarihinde ödediği anlaşılmaktadır.

Mahkemenin, 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanılacak sürenin 5510 sayılı Yasanın 4/I-a kapsamında değerlendirilmesine ilişkin kabulünün yerinde olmadığı görülmüştür.

Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79. maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3.maddesi, “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile, yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa, Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa, en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.

Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır” hükmünü içerirken;

Yine, aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5.maddesine 4.fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa, borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” hükmü getirilmiştir.

Anılan 5754 sayılı Yasa ile, 3201 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3.maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece; Türkiye’de sigortalılıkları varsa, borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Yasanın bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Yani,Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Yasaya dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.

Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden, uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada, yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği haiz bulunmaktadır.

Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinde, Türk sigortasına girişten önce, Alman rant sigortasına girilmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği yönünde açık hüküm bulunurken; söz konusu uluslararası sözleşmede, yurtdışında geçirilen çalışma sürelerinin, âkit ülke mevzuatına göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi aşamasında, hangi sigortalılık niteliğine göre borçlanılabileceği konusunda açık ve özel bir düzenleme yer almamaktadır.

Bu durumda, 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanılacak sürenin, 5510 sayılı Yasanın 4/I-b maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken; Mahkemece, aksinin kabulü isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 21.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.