Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/16590 E. 2014/9504 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16590
KARAR NO : 2014/9504
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

Mahkemesi : Amasya İş Mahkemesi
Tarihi : 30.05.2013
No : 2012/217-2013/226

Dava, Alman R. sigortasına giriş olan 14.09.1982 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi ve 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan borçlanmanın 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında geçerliliği istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
A-Alman R. sigortasına giriş olan 14.09.1982 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespitine dair mahkeme kabulü; Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesinin 29/4.maddesi, keza yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olacağını ve uygulama önceliği bulunduğunu düzenleyen T.C Anayasa’nın 90.madde hükümleri uyarınca yerindedir.
B-3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan borçlanmanın 5510 sayılı Yasanın 4/I-a maddesi kapsamında geçerliliğine yönelik mahkeme kabulüne gelince;
Yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan davacı, 27.08.2012 günlü borçlanma başvurusu ve ödemeyle, Almanya’da geçen 14.09.1982-04.07.1993 tarihleri arası yurtdışı süresini 3201 sayılı yasaya göre ve 5510 sayılı Yasanın 4/I-b maddesi kapsamında borçlanmıştır.
Davada uyuşmazlık, yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan, 27.08.2012 günlü borçlanma başvuru ve ödemeyle Almanya’da geçen yurtdışı sürelerini 3201 sayılı Yasaya göre ve 5510 sayılı Yasanın 4/1-b madde kapsamında borçlanan davacının; 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma süresinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-a maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkindir.
Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79.maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3.maddesi “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.
Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.”hükmünü içerirken;
Yine aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5.maddesine 4.fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” Hükmü getirilmiştir.
Anılan 5754 sayılı Yasa ile, 3201 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3.maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Yasanın bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Yani , Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Yasaya dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.
Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği haiz bulunmaktadır.
Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinde, Türk sigortasına girişden önce, Alman R. sigortasına girilmiş bulunması halinde, Alman R. Sigortasına giriş tarihinin, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği yönünde açık hüküm bulunurken; söz konusu Uluslararası sözleşmede, yurtdışında geçirilen çalışma sürelerinin, akit ülke mevzuatına göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi aşamasında, hangi sigortalılık niteliğine göre borçlanılabileceği konusunda açık ve özel bir düzenleme yer almamaktadır.
Bu durumda, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan borçlanmanın 5510 sayılı Yasanın 4/I-b maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup; aksini öngören mahkeme kabulü yerinde değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.