Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/16566 E. 2013/20794 K. 11.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16566
KARAR NO : 2013/20794
KARAR TARİHİ : 11.11.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davaya sigortalılığı geç bildirilen dokuz işçinin davaya dahil edilmemesi nedeni ile dava şartı yokluğu nedeni ile red kararı verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/10-642 E., 2012/38 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarında karar verilene kadar sürmesi gerekir. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı, mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, önsöz VII).
Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, “dava şartı” olarak kabul etmiştir. Bu şart, “dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır.
Nitekim, aynı görüş, Hukuk Genel Kurulu’nun 24.11.1982 gün ve 1982/7-1874 E.-914 K.; 5.6.1996 gün ve 1996/18-337 E.-542 K.; 10.11.1999 gün ve 1999/1-937 E.-946 K. ve 25.05.2011 gün ve 2011/11-186 E. 2011/352 K. sayılı kararlarında da, benimsenmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek,
davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehlike ile tehdit edilmelidir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar.
Söz konusu bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır (Hanağası, Emel: a.g.e., s.133 vd).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olayda; davacı şirketin işyerinde, … … Vergi Dairesi görevlilerince düzenlenen 22.03.2011 tarihli yoklama fişinde, 18.02.2011 tarihinden itibaren sigortasız on işçi çalıştırıldığının belirtildiği, … … Vergi Dairesi Müdürlüğünün 6.4.2011 tarihli yazısına istinaden … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 30.4.2011 tarihli yazısında; kimlik bilgileri belirtilmiş olan dokuz işçinin, fiilen sigortasız çalıştığının tespit edildiğini, bu sigortalılar için 18.2.2011 tarihli sigortalı işe giriş bildirgesi düzenlenerek 30 gün içerisinde müdürlüğe verilmesi aksi takdirde resen işlem yapılacağının davacı şirkete bildirilmesi işleminin iptalini, davacı şirketin talep ettiği, mahkemece, davacı şirket vekiline kurum işlemine dayanak işçileri davaya dahil etmesi için kesin süre verildiği, verilen süre içerisinde işçilerin davaya dahil edilmemesi üzerine de dava şartının yokluğu nedeniyle red kararı verildiği, anlaşılmaktadır. Kurum işleminde kimlikleri belirtilen işçilerin davaya dahil edilmelerinde hukuki yarar olmadığı gibi tanık sıfatı ile de dinlenebilecekleri gözetilmeden hatalı değerlendirme sonucu dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemenin bu maddi ve hukuki olguları gözetmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacının vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.