Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/16347 E. 2014/9925 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16347
KARAR NO : 2014/9925
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

Mahkemesi : İstanbul 16. İş Mahkemesi
Tarihi : 06.06.2013
No : 2012/513-2013/250

Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava; davalıya ait madeni eşya imalatı yapılan işyerinde presçi olarak çalışan sigortalının sağ elinin preste sıkışması ve sağ el birinci parmağının kopması şeklinde oluşan 01.07.2009 tarihli iş kazasında, %24,20 oranında sürekli iş göremez durumuna giren giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerden oluşan Kurum zararının tazmini istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanunun 21. ve 76. Maddeleridir.
5510 sayılı Kanunun 21. Maddesinin birinci fıkrası hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı rücuan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
Anılan maddenin, kusura dayalı bir sorumluluk esasını getirmesine göre, zararlandırıcı sigorta olayında işverence hangi iş güvenliği mevzuatı kuralının ihlal edildiğinin ve buna göre kusurunun ağırlığının saptanması gerekmekte olup;
Mahkemece, kusur raporu alınmaksızın, olayla ilgili olarak düzenlenen 02.03.2010 tarihli kurum müfettişi raporunda davacı kurum iddiasının aksine davalı işverenin kusurunun bulunmadığının belirtilmesi ve ayrıca kazanın meydana gelmesi ile ilgili tarafların kusur oranlarını gösterir başka bir raporunda bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kamu düzeni düşüncesi ile oluşturulan işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuat hükümleri; işyerleri ve eklerinde bulunması gereken sağlık şartlarını, kullanılacak alet, makineler ve hammaddeler yüzünden çıkabilecek hastalıklara engel olarak alınacak tedbirleri, aynı şekilde işyerinde iş kazalarını önlemek üzere bulundurulması gerekli araçların ve alınacak güvenlik tedbirlerinin neler olduğunu belirtmektedir. Burada amaçlanan, yapılmakta olan iş nedeniyle işçinin vücut tamlığı ve yaşama hakkının önündeki tüm engellerin giderilmesidir. Uygulamada önemli olan, işverenin iş kazasına neden olmuş hareketinin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı bulunup bulunmadığının tespiti işidir.
Bu konuda yapılacak ilk yargı işlemi, mevcut hükümlere göre, alınacak tedbirlerin neler olduğunun tespiti işidir. Mevzuat hükümlerince öngörülmemiş, fakat alınması gerekli başkaca bir tedbir varsa, bunların dahi tespiti zorunluluğu açıktır. Bunların işverence tam olarak alınıp alınmadığı, (=işverenin koruma tedbiri alma ödevi), alınmamışsa, zararın bundan doğup doğmadığı, duruma işçinin tedbirlere uymamasının etkili bulunup bulunmadığı (=işçinin tedbirlere uyma yükümlülüğü) ve bu doğrultuda tarafların kusur oranı saptanacaktır. Sorumluluğun saptanmasında kural, sorumluluğu gerektiren ve yasada belirlenmiş bulunan durumun kendi özelliğini göz önünde bulundurmak ve araştırmayı bu özelliğe göre yürütmektir.
Mahkemece; iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan, yukarıda sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında yapılacak incelemeyle, mevzuat uyarınca hangi önlemlerin alınması gerektiği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalının uyup uymadığı yönlerinin yargısal denetime elverir biçimde irdelendiği çelişkiden uzak rapor alınması gereği üzerinde durulmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.