Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/16324 E. 2014/14137 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16324
KARAR NO : 2014/14137
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

Mahkemesi :Mersin 3. İş Mahkemesi
Tarihi :23.05.2013
No :2012/135-2013/216

Dava, ölüm aylığının kesilmesine yönelik Kurum işleminin iptali, karşı dava ise yersiz ödenen ölüm aylıklarının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne, kesilen ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasına, itirazın iptali istemine ilişkin karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı- karşı davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Volkan Ergül tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 2002 tarihinde kesinleşen davacıya, yaşamını yitiren sigortalı annesi üzerinden 506 sayılı Yasa kapsamında hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca 2010 yılında gerçekleştirilen işlemle 21.10.2008–21.05.2010 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar ve yapılan tedavi masrafları yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
İnceleme konusu davada mahkemece gerekli araştırmanın yapılmadığı anlaşılmakla;
Sosyal Güvenlik Kontrol Memurunun görevlilerince gerçekleştirilen soruşturmada 04.03.2010 tarihli tutanak içerikleri dikkate alınmalı, davacı ve boşandığı eşinin talep konusu dönemde verdikleri medula sisteminde kayıtlarda görülen adreslerinin de ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, talep konusu dönemde boşanan eşlerin kayıtlı oldukları yerde görev yapmış/yapmakta olan, mahalle/köy muhtar ve azalarından kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla beyanına başvurulması, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, dava konusu edilen 2008–2010 döneminde adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli ve davacının eski eşinin, oturması için davacıya ev almasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, diğer yandan dinlenen kamu tanıkları beyanlarına göre davacının kaldığı apartman aidatlarını davacının eski eşinin ödemesi de dikkate alınarak davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı hususunda tüm kanıtlar toplandıktan ve birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.