Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/16253 E. 2013/17999 K. 01.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16253
KARAR NO : 2013/17999
KARAR TARİHİ : 01.10.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, 1479 sayılı Yasa (5510 sayılı Yasanın 4/1 -b maddesi) kapsamında Bağ Kur sigortalısı olan davacının 30.09.2008 tarihi itibariyle 60 ayı aşan prim borcu bulunduğunun tespiti ve 30.09.2008 tarihi itibariyle sigortalılığın durdurulması istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu olayda; 01.03.2012 tarihli hesap dökümünde; 01.08.1986 – 02.04.1987, 09.05.2003 – 26.04.2011 ve 04.05.2011 tarihinden devam eden 1479 sayılı Yasa (5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi) kapsamında 5 yıl 7 ay 22 gün sigortalılığı bulunan ve 09.02.1996 tarihinde 208.800.00 TL. 15.02.2000 tarihinde 10.424.820.00 TL, 15.05.2000 tarihinde 7.442.180.00 TL, 15.09.2000 tarihide 4.676.110.00 TL, 1.5.05.2001 tarihinde 593.584.00 TL prim ödemesine karşın, zorunlu borç ayının 59 ay olarak belirtildiği; 05.09.2012 tarihli hesap dökümünde; 01.08.1986 – 02.04.1987, 09.05.2003 – 26.04.2011 ve 04.05.2011 10.10.2011 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa (5510 sayılı Yasanın 4/1 -b maddesi) kapsamında 5 yıl 7 ay 22 gün sigortalılığı bulunduğu, zorunlu borç ayının 64 ay olarak belirtildiği. davacının Kuruma 24.02.2012 tarihinde intikal eden dilekçesi ile 30.09.2008 tarihi itibariyle 60 ayı aşan prim borcuna göre işlem yapılması isteminin Kurum tarafından, 5510 sayılı Yasanın Geçici 17. maddesi uyarınca 30.04.2008 tarihi itibariyle 59 ay borcu bulunup 60 aylık süre tamamlanmadığı gerekçesiyle reddi üzerine iş bu dava açılmıştır.
Mahkemece, davacının, 30.09.2008 tarihinde 60 ayı aşan prim borcu olduğunun ve bu tarih itibariyle sigortalılığın durdurulması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Davacı tarafından yapılan prim ödemelerinin, ne kadarlık bir sigortalılık süresine tekabül ettiği, bu anlamda hangi tarih itibarıyla sigortalılığın durdurulması gerektiği yönleri açıkça belirlenip saptanmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla hüküm tesis edilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı Kanunun ek 19’uncu maddesinde, bu Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi durumunda daha
önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığının durdurulacağı, prim borcunun ait olduğu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği belirtilmiş: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 30.04.2008 tarihinde yürürlüğe giren, “Kendi Adına ve Hesabına Çalışanların Sigortalılıklarının Durdurulmasına İlişkin Hükümler” başlığını taşıyan geçici 17’nci maddesinde ise. kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 sayılı Kanuna göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini izleyen ay başından itibaren altı ay içerisinde ödememeleri durumunda, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığın durdurulacağı, prim borcuna ilişkin sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği açıklanmıştır. Anlaşılacağı üzere, söz konusu yasal düzenlemeler birbirine benzemekte ise de, ek 19’uncu maddede prim borcuna ilişkin olarak beş yıl ve daha fazla süre koşulu aranmasına karşın, geçici 17’nci maddede bu şart, beş yılı aşan süre olarak öngörülmüş, ayrıca, ek 19’uncu maddede sigorta prim borcunun hangi tarihe göre hesaplanması gerektiği yönünde belirleme yer almaz iken, geçici 17’nci maddede hesaplamanın 30.04.2008 günü itibarıyla yapılacağı bildirilmiştir.
Anlaşılacağı üzere, söz konusu yasal düzenlemeler birbirine benzemekte ise de, ek 19’uncu maddede prim borcuna ilişkin olarak beş yıl ve daha fazla süre koşulu aranmış, geçici 17’nci madedede hesaplamanın 30.04.2008 günü itibarıyla yapılacağı bildirilmiştir. 30.04.2008 -01.10.2008 tarihleri arasında her iki madde yürürlüktedir.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; davacı sigortalı tarafından yapılan prim ödemelerinin karşılık geldiği sigortalılık süresi ile, sigortalılığın durdurulma tarihleri yöntemince. anılan her iki yasal mevzuat kapsamında ayrı ayrı belirlenip, lehe uygulama gözetilerek, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.