YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16048
KARAR NO : 2014/4010
KARAR TARİHİ : 27.02.2014
Mahkemesi : İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 31.01.2013
No : 2009/227-2013/47
Davacı : S.. B.. adına Av. B.. İ..H..
Davalılar : 1-E..P.. İnş. San. Tic. A.Ş. adına Av. İ.. K..
2-H..P..Y.. E..İnş. San. Dış Tic. Ltd. Şti.
Davacı, iş kazası sonucu sürekli iş göremez duruma gelen sigortalıya yapılan yardımların davalılardan teselsülen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan E.. P.. İnş. San. Tic. AŞ vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalılardan E..P..İnş. San. Tic. AŞ vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 9,10 ve 26. maddeleri olup, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Davacı Kurum, her iki davalı yönünden 506 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca istemde bulunduğu halde, asıl işveren konumundaki AŞ yönünden 10. maddenin uygulama şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmamıştır.
Bilindiği üzere 506 sayılı Yasa’nın 87. maddesinde, “ ..bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden aracı olan 3. kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur.” hükmü öngörülmüş olup, 10. maddenin şartlarının bulunması halinde asıl işverenin de bu maddeye göre sorumlu olduğu gözetilmelidir.
İş kazasının vuku bulduğu tarihte yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 9. maddesi ile, “İşveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır.” hükmü getirilmiş, anılan Yasanın 10. maddesinde de, “Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde Kuruma bildirilmemesi halinde bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tesbit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde ilgililerin sigorta yardımları Kurumca sağlanır.
Sigortalı çalıştırmaya başlandığı Kuruma bildirilmiş veya bu husus Kurumca tesbit edilmiş olmakla beraber, yeniden işe alınan sigortalılardan, süresi içinde Kuruma bildirilmiyenler için de, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde gerekli sigorta yardımları Kurumca sağlanır.
Ancak, yukarıki fıkralarda belirtilen sigorta olayları için Kurumca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile, gelir bağlanırsa bu gelirlerin 22 nci maddede sözü geçen tarifeye göre hesabedilecek sermaye değerleri tutarı, 26 ncı maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosya içinde davalı işveren tarafından verilen işe giriş bildirgesinin iş kazasından bir gün sonra intikal ettiği anlaşılmakla birlikte, iadeli taahhütlü olarak gönderilip gönderilmediği araştırılmalı, ayrıca taşeronluk dosyası Kurumdan getirilerek, taşeronluk işyerinin kapsama alınması gereken tarih araştırılmalı ve sonucuna göre 10. madde şartlarının oluşup oluşmadığı irdelenmelidir.
Davalı işverenin 506 sayılı Kanunun 10. maddesine göre sorumluluğu; kusursuzluk ilkesine dayanır. İş kazasında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemişse, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarından 10.maddeye göre sorumlu tutulması gerekir.
İşverenin, 506 sayılı Yasanın 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesi konusuna çözüm getiren, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.03.1995 T., 1994/800 E., 1995/166 K. sayılı ilamında “…Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tazminat (tavan) miktarını önce kusur durumunu hiç gözetmeksizin belirlemek ve belirlenen tazminat miktarını geçmemek üzere davalının olaydaki kusursuzluğu dikkate alınarak Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uygulanarak varılacak sonuç uyarınca rücu alacağına hükmetme…” gereği öngörülmüş olup; işverenin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde, kendisinin kusurlu olup olmaması etkili bulunmakta, işverenin kusursuz bulunduğu durumlarda, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı olarak ortaya çıkan tazminat tavanından, Borçlar Kanunu’nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca, % 50’den aşağı olmamak üzere indirim yapılarak, işverenin sorumlu olduğu tazminat tutarının belirlenmesi gerekmektedir.
İşverenin, 506 sayılı Kanunun 26. maddesi yanında 10. maddesi uyarınca da sorumlu tutulması gerektiğinin tespiti halinde ise, işverenin %100 kusurlu olduğu kabul edilerek, hesaplanacak maddi tazminat miktarından, Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50’sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, 506 sayılı Yasanın 9 ve 10. maddeleri kapsamında, işverenin sorumluluğu irdelenmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
3-Kabule göre de; bağlanan gelir yönünden faiz başlangıç tarihi 15.12.2008 olduğu halde, 31.10.2011 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalılardan E..P..İnş. San. Tic. AŞ vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S0NUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.