YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16036
KARAR NO : 2014/1455
KARAR TARİHİ : 27.01.2014
Mahkemesi : Ankara 11. İş Mahkemesi
Tarihi : 14.05.2013
No : 2012/663-2013/533
Dava, şartlarını haiz olmadığı gerekçesi ile maluliyet aylığının kesilmesi işleminin iptali ile aylıkların yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne davacının malül sayılma koşulları oluştuğundan Kurumca malüllük aylığının kesilmesine ilişkin işlemin iptali ile kesilen malüllük aylığının kesilme tarihi olan 23.12.2011 tarihinden itibaren kaldığı yerden bağlanmasına, biriken aylıklara ödenme tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi uyarınca, hâkim bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i taleple bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleri ve onların tavsifleriyle bağlı olmadığından yürürlükteki kanunları re’sen tatbik ederek iddia ve müdafaadaki netice-i talepleri karara bağlamakla mükelleftir.
Görülmekte olan dava, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra henüz derdest olup, sosyal güvenlik hukukunun kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle, sigortalı veya hak sahipleri lehine getirilen yasal düzenlemelerin derdest davalara da uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
13/05/2004 tarihli dilekçe ile hastaneye sevk edilip maluliyet durumunun tespit edilmesini isteyen 01/01/1965 doğumlu davacının, 04/10/2000-22/03/2005 tarihine kadar 1788 gün zorunlu 1479 Sayılı Yasa Kapsamında Bağkur (4-b) sigortalısı olduğu, 540 gün askerlik borçlanması yaparak 2328 gün sigortalılık süresine ulaştığı, sevk üzerine düzenlenen Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma Hastanesinin 22/08/2005 tarihli Sağlık Kurulu raporunda; “Kronik Böbrek Yetmezliği” tanısı konulmuş, vücut fonksiyon kaybı yönünde herhangi bir oran öngörülmemiştir. Kurum tarafından 14/11/2005 tarihli karar ile davacının 22/08/2007 tarihinde kontrol olmak kaydı ile çalışma gücünü 2/3 oranında kaybettiğinin kabul edildiği ve aylığın bu haliyle 01/09/2005 tarihinden itibaren bağlandığı anlaşılmış, kontrol muayenesi ile Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma Hastanesinin 20/09/2011 tarihli Sağlık Kurulu raporunda; davacının, 03/09/2009 tarihinde böbrek nakli, (transplantasyon) yapıldığı ve iki günde bir kontrolle diyalize girmesi gerektiği belirtilmiş, 09/12/2011 tarihinde ise Kurumca davacının 20/09/2011 tarihli kontrol muayenesi sonucunda çalışma gücü kaybının %60 oranında olmadığı gerekçesi ile aylığın 23/12/2011 tarihi itibari ile durdurulduğu davacıya bildirilmiş olup; davacının, 10/01/2012 tarihli itirazı üzerine 07/09/2012 tarihli Sağlık Kurulu raporu ile çalışma güç kaybı oranının %60 oranında olmadığının belirtilmesi üzerine maluliyet aylıklarının devamı ve maluliyetinin tespiti için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 25’inci maddesi ile tüm sigortalılar açısından “malul sayılma” şartları yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “…çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği…” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır.
Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Sigortalı olmak ve sigorta haklarından yaralanmak kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilemez ve kaçınılamaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü meydana getirmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 325. maddesinde de; tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından resen başvurulan deliller için gereken giderlerin bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verileceği, belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere hazineden ödenmesine hükmedileceği öngörülmektedir. Mahkemece, davacının sevki için gereken yargılama giderleri anılan hüküm çerçevesinde temin edilerek, öncelikle, Yüksek Sağlık Kurulundan yeniden rapor alınmak suretiyle davacının yukarıda belirtilen ilke ve esaslar çerçevesinde çalışma gücü kayıp oranı belirlenmeli, itiraz halinde, Adli Tıp Kurumu’nun görüşüne başvurulmalı, raporlar arasında çelişki bulunması halinde, Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmak suretiyle çelişki giderilmeli, %60 veya daha yüksek bir oranda çalışma gücü kaybının bulunup bulunmadığı başlangıcı ve oranı belirlenmeli, bu çerçevede sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı da belirlenip, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar kapsamında gerek maluliyet aylığı gerekse yaşlılık aylığı koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği 1479 sayılı Yasanın 28 ve 29, 5510 sayılı Yasanın 25, ve 26. maddeleri kapsamında irdelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davacının, öncelikle YSK,itiraz halinde, Adli Tıptan usulüne uygun şekilde raporlar aldırılmak suretiyle, uyuşmazlığın çözülmesi ve davacının en az %60 oranında maluliyetinin tespit edilmesi halinde, başlangıç tarihi de belirlenmek suretiyle Kanunda sayılan şartları taşıyıp taşımadığı belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.