Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/15982 E. 2014/1716 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15982
KARAR NO : 2014/1716
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

Mahkemesi : Bodrum 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 05.02.2013
No : 2008/49-2013/112

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı işverene ait işyerinde 01.01.2001-30.11.2007 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı halde Kuruma eksik bildirilen hizmetlerin tespitine ilişkin davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79. maddesinin 10. fıkrası olup, mahkeme, davacının 16.01.2001-30.11.2007 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar vererek istemi kısmen hüküm altına almış, davacı asil yerel mahkemece hüküm verildikten sonra 28.02.2013 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 123. maddesinde, davacının hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabileceği belirtilmiş, 150. maddesinde, yöntemince davet edilmiş olan tarafların, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davaların, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılacağı ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kaydın kapatılacağı, hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki istemin de vaki olmamış sayılacağı açıklanmıştır. Anılan Kanunun davaya son veren taraf işlemlerinin düzenlendiği 307. maddesinde, feragatin, davacının istem sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olduğu, 309. maddesinde, feragatin hüküm ifade etmesinin karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı, 310. maddesinde, feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, 311. maddesinde, feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı öngörülmüştür.
Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde, çalıştırılanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacakları, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği yönünde düzenleme yapılmış olmakla, buna göre sigortalı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilemez ve kaçınılamaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü meydana getirmektedir ve kişiler ile sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü de, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değil, kanun gereği kendiliğinden oluşan statüyü belirlemekten ibarettir. Dolayısıyla, sosyal güvenlik hakkından 6100 sayılı Kanun hükümleri kapsamında feragat olanaksız olduğu gibi sigortalılığın ve sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davadan da feragat edilemez. Ancak, anılan Kanunun 123. maddesinde düzenlenen hak kullanılabilir ve ileride yeniden dava açabilme hakkı saklı tutularak, davalının açık rızası ile dava geri alınabilir veya 150. maddede öngörülen hak ve olanaktan yararlanılarak dava takip edilmeyip yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılması ve giderek davanın açılmamış sayılması sonucu elde edilebilir. Bu bakımdan; davacı/davacı vekili tarafından 307. madde hükmüne göre davadan feragat edilmesi durumunda, bu işleme yasal olanak tanınmadığından, feragat beyanının Kanunun 123. veya 150. maddelerinde düzenlenen haklardan birinin kullanımı niteliğinde olup olmadığı kendisine sorulmak suretiyle belirlenmeli, beyanın anılan anlamlarda kullanıldığı saptandığı takdirde belirtilen maddelerde öngörülen süreç işletilmeli, aksi durumda ise işin esasına girilip tüm kanıtlar toplandıktan sonra elde edilecek sonuca göre dava konusu istem hakkında karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan ve hükümden sonra ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece verilen kararın; usul ve yasaya aykırı olduğu belirgin olup, bozulması gerekmektedir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan Y.. K..’e iadesine, 30.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.