Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/15970 E. 2013/17406 K. 26.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15970
KARAR NO : 2013/17406
KARAR TARİHİ : 26.09.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl dava ve birleşen davalar, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde asıl davanın ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tüm taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Davalı ……..avukatının temyiz itirazları yönünden:incelemed
“Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434. maddesi ile ilgili 25.01.1985 gün ve 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hükmü gereğince, temyiz isteği, dilekçenin temyiz defterine kaydettirildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş olduğunun sonradan anlaşılmış bulunması halinde, karar veren Hakim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde tamamlanması veya ödenmesi, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Ancak temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği halde süresinde ödenmediği belgelendirilmiş ise temyiz isteğinin reddi gerekir.”
Mahkemece, nisbi temyiz harcının yatırılması için davalı……avukatına muhtıra tebliğine rağmen süresinde harcın ikmal edilmemesi nedeniyle anılan davalı avukatının temyiz talebinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434 maddesi uyarınca REDDİNE,
2-) Davacı Kurum ile davalılardan …, …, … ve … avukatlarının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Anılan taraf avukatlarının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
Dava; 15.08.2004 tarihli trafik iş kazasında, sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir. Anılan madde kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, davalılar Kurumun rücu alacağından kusurları oranında sorumludurlar.
Sigortalı tarafından işveren şirket hakkında açılan ………2005/103 Esas sayılı tazminat davasında alınan kusur raporunda; davalılardan …….’nin %75, müfettiş ifadelerinin doğru olması halinde anılan şirkete atfedilen kusurun %10’unun davalı … ait olduğu, davalı …’in %10, davalı …’in kusurunun davalı …… kusuru içinde değerlendirilmesi gerektiği, sigortalı Cafer Kıydır’ın %15 kusurlu olduğu belirtilmiştir.
506 sayılı Yasanın 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, sigortalının alacağından bağımsız, kanundan doğan basit rücu hakkına dayalı olup; sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporuyla ulaşılan sonuçlar, rücu davasında bağlayıcı nitelikte bulunmamakta; 506 sayılı Yasanın 26. maddesi çerçevesinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde, güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir (Hukuk Genel Kurulu 17.01.2010 tarih 2010/10-10 Esas, 2010/14 Karar sayılı Kararı). Öte yandan; tazminat davasında……… ile … taraf olmayıp, taraf olmayan anılan davalılar yönünden, hükme esas alınan kusur raporunun işbu rücu davasına ilişkin olarak bağlayıcılığı da bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilip, zararlandırıcı sigorta olayındaki kusur oran ve aidiyetleri konusunda oluşan çelişkinin giderilmesi hususunda trafik iş kazası konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden oluşa uygun kusur raporu alınması ve hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması, isabetsizdir.
3-) Kabule göre de; hükme esas alınan kusur raporunda davalılar …….. ile …’a herhangi bir
sur atfedilmemesine rağmen, alacağın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum ile davalılardan …., … ile … avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan …… …, … ile …’e iadesine, 26.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.