Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/15438 E. 2014/2100 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15438
KARAR NO : 2014/2100
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

Mahkemesi : Isparta İş Mahkemesi
Tarihi : 20.03.2013
No : 2012/319-2013/150

Davacı, 01.02.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-15.07.1980-31.12.2011 tarihleri arasında 506 sayılı Yasaya tabi kesintili, 01.04.1985-28.02.2011 arasında 1479 sayılı Yasaya tabi kesintili sigortalılığı bulunan davacının, 25.01.2012 tarihli tahsis talebi üzerine, 02.08.2010-28.02.2011 tarihleri arasındaki 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine tabi zorunlu sigortalılığının 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılığı ile çakışması sonucu iptal edilerek, 2829 sayılı Yasanın 8. maddesi gereği son 7 yıllık fiili hizmet süresi içindeki sigortalılığın 1479 sayılı Yasaya ve 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi olup tahsis şartlarının bulunmadığı gerekçesi ile Kurumca tahsis talebinin ret edildiği anlaşılmaktadır.
Davada öncelikle çözülmesi gereken sorun, davacının çakışan dönemde hangi yasal düzenleme çerçevesinde sigortalı olduğu hususudur.
Davanın yasal dayanağı, ihtilaf konusu olan 02.08.2010-28.02.2011 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ile aynı Yasanın 53. maddesidir. 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasında “Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

B) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;
1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,
2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar, … sigortalı sayılırlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 53. maddenin birinci fıkrasında ise, sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında,

(c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı belirtilmiştir.
Bu bağlamda 5510 sayılı Yasanın 53. maddesinde, 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun 33. maddesi ile yapılan değişiklik üzerinde de durmakta yarar vardır. Anılan değişiklik ile, 53. madde “Sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır…” şeklinde değiştirilmiş ise de; 6111 sayılı Kanunun yürürlüğe dair 215/b. maddesindeki, “…33…maddesi yayımı (25.02.2011) takip eden ayın birinci günü (01.3.2011)yürürlüğe girer.” düzenlemesi ile, “Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz.” şeklindeki aynı yasanın geçici 33. maddesi gözetildiğinde, uyuşmazlığın çözümünde, 5510 sayılı Kanunun 53. maddesinin, 6111 sayılı Kanunla değiştirilmeden önceki halinin esas alınacağı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, mahkemece, öncelikle ihtilaf konusu dönemde, davacının kendi nam ve hesabına çalıştığına ilişkin iş yeri kayıtları araştırılarak, sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak, ihtilaf konusu döneme ilişkin zabıta araştırması ve resen belirlenecek komşu işyeri işveren yada çalışanları tanık sıfatı ile dinlenerek, davacının vergi kaydının dayanağı olan danışmanlık işinden kendi nam ve hesabına çalışmasının varlığı araştırılmalı, varılacak sonuç uyarınca, anılan dönemde, 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olarak kabul edilmesi gereken süre, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmelidir. Anılan dönemde, davacının 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık şartlarını taşımadığının tespiti halinde, 506 sayılı Yasaya tabi çalışmalarına geçerlik tanınarak tahsis şartları irdelenmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında yapılacak araştırma sonucu, çakışan dönemde 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılık şartlarının varlığı halinde ise; 5510 sayılı Yasanın sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 53. maddesinin birinci fıkrasında, sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı belirtilmiş olup, davacının 31.07.2010 tarihinde cumartesi günü sona eren 506 sayılı Yasaya tabi sigortalılığın 02.08.2010 tarihinde pazartesi günü tekrar başladığı, bu halde 01.08.2010 tarihideki hafta tatili günü olan pazar günü işe başlamanın mümkün olmayıp, 506 sayılı Yasaya tabi çalışmalarının aralıksız devam ettiğinin kabulünün gerektiği, kaldı ki, davacının 01.08.2010 tarihinde bu hali ile kendi nam ve hesabına çalışmasının da bulunamayacağı gözetilmeli, ihtilaf konusu dönemde 13.04.2010-31.12.2011 tarihleri arasında vergi kaydı ve 03.08.2009-31.12.2011 tarihleri arasında 506 sayılı Yasaya tabi kesintisiz çalışması bulunan davacının çakışan dönemde önce başlayan sigortalılığı belirlenerek, bu çerçevede yaşlılık aylığı şartları irdelenerek varılacak sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.