Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/15284 E. 2014/941 K. 21.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15284
KARAR NO : 2014/941
KARAR TARİHİ : 21.01.2014

Mahkemesi : Gaziantep 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 29.03.2013
No : 2010/34-2013/227

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalılar aleyhine açtığı hizmet tespiti davasında, davalı Ş.A.’in trikotaj işyerinde 1986/Ocak-1990/Aralık tarihleri arasında kesintisiz çalışmalarının tespitini talep etmiş, Mahkemece, şirket hakkındaki davanın reddi ile Kuruma bildirilen süreler haricinde 01.01.1986-31.12.1990 tarihleri arasında 1529 gün davalı Ş.A.’in işyerinde asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesindeki, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.” hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Söz konusu Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen hakdüşürücü süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun üçüncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak düzenlenmiş olup, halen geçerliliğini korumaktadır. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde, Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki, sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Değinilen yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında değerlendirme yapıldığında; davacının, 01.07.1986-28.11.1987 tarihleri arasında 24959 sicil numaralı davalı Ş.A. işyerinden kısmi bildirimlerinin bulunduğu, 01.02.2002 tarihinden itibaren ise, dava dışı farklı işyerlerinden çalışmalarının hizmet cetvelinde yer aldığı, eldeki davanın 25.01.2010 tarihinde açıldığı gözetildiğinde; askerlik belgesi de temin edilmek suretiyle, 01.01.1986-01.07.1986 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak davacı çalışmalarına yönelik davalı Kuruma bildirge veya bordro verilip verilmediği ya da çalışma tespitinin olup olmadığı araştırıldıktan sonra hak düşürücü süre irdelenerek karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.