YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15168
KARAR NO : 2014/16440
KARAR TARİHİ : 02.07.2014
Mahkemesi : Diyarbakır 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 24.05.2013
No : 2010/940-2013/406
Dava, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkeme, itirazın iptali isteminin kabulüne, yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatına ilişkin taleplerin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Muris kocaya 1812 gün zorunlu SSK hizmeti, 1740 gün Esnaf Bağ-Kur hizmeti, 720 gün askerlik borçlanması olmak üzere toplam 4272 gün üzerinden ve SSK tarafından 15.06.1998 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı, 16.08.2008 tarihinde vefat eden muris kocadan dolayı davacı eşe 24.08.2008 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlandığı, 04.06.2009 tarihli müfettiş inceleme raporunda; muris kocanın 27.01.1969 tarihli üye kayıt defterine 01.03.1988 tarihi itibariyle geçmişe yönelik olarak kaydının yapıldığı, vergi ve Esnaf ve Sanatkarlar Sicili kaydının bulunmadığı, üyelik ya da terk ile ilgili dilekçe veya yönetim kurulu kararı olmadığı, anılan kayda istinaden 01.03.1988-31.12.1992 arası dönemde Bağ-Kur tarafından bildirilen 4 yıl 10 aylık (1740 gün) hizmetin iptali gerektiğinin bildirildiği, Kurumca, murise bağlanan aylık iptal edilerek 24.12.1999-23.08.2008 arası dönemde murise dönen 36.053,24 TL aylık gerisi faiz olmak üzere toplam 64.156,23 TL’nin tahsili amacıyla 19.04.2010 tarihinde davalı hakkında icra takibine geçildiği itiraz üzerine de eldeki davanın açıldığı, hükme dayanak kılınan 27.10.2011 tarihli bilirkişi raporunda; müfettiş raporunda belirtilen gerekçelerle Kurum işlemi ve icra takibinin yerinde olup yersiz ödemelerin 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi kapsamında iadesi gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından bulunan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24. maddesine göre, bir kimsenin zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olabilmesi için, meslek kuruluş kaydı ile birlikte, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmasının gerekmesine, diğer yandan, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasanın 6. maddesi ile değişik 1479 sayılı Yasanın 24. maddesinde; zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmak için ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi mükellefi olma, gelir vergisinden muaf olanların da meslek kuruluşuna kayıtlı olması hükmünün yer almasına, yine 22.03.1985 tarihinde 3165 sayılı Kanunla getirilen düzenleme ile de kendi nam ve hesabına çalışanlardan vergi mükellefi olan, esnaf siciline veya meslek kuruluşuna kaydı olanların Bağ-Kur sigortalısı olacağının öngörülmesine göre, mahkemece, muris kocanın Esnaf Bağ-Kur sigortalılığına ilişkin sicil dosyası celp edilip vergi ve sicil kaydının bulunup bulunmadığı, keza, iptale konu oda kaydında belirtilen tuğlacılık faaliyetinin veya sigortalı sayılmasını gerektirir başka bir faaliyetinin ya da sigortalılığının olup olmadığı araştırılıp denetlenmeden, yine prim ödeme ekstreleri celp edilip iptale konu dönemde prim ödemesinin olup olmadığı varsa karşılık gelen süreler bakımından ve ileriye yönelik biçimde isteğe bağlı sigortalılık durumu değerlendirilmeden yazılı biçimde tesis edilen karar isabetsiz bulunmuştur. Diğer taraftan; iptale konu dönemin ispatında tanık beyanıyla yetinmeyip sigortalılığı ortaya koyacak somut delillerin araştırılması gerekir. Bu kapsamda oda aidatlarının ödenip ödenmediği ve buna ilişkin ödeme makbuzları, ilgili odanın genel kurul toplantılarına davacının katılıp katılmadığı, Hazirun cetvelinde davacının isim ve imzasının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, olayın özelliği ve delil durumu dikkate alınarak varsa ceza soruşturma dosyası incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
O halde; davacı Kurum avukatı ile davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 02.07.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.