Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/15113 E. 2014/4649 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15113
KARAR NO : 2014/4649
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

Mahkemesi : Muş 1.Asliye Hukuk (iş) Mahkemesi
Tarihi :14.05.2013
No :2012/82-2013/256

Dava, 27.10.1983 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık istemine ilişkindir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı SGK Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davanın yasal dayanakları olan 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “…kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler…”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.

20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.

22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da

Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.

1479 sayılı Kanunun Tescilini yaptırmayanlar hakkında yapılacak işlemler başlıklı Ek geçici 13. maddesi hükmünde, sigortalılık niteliğini taşıyanlar yönünden Kanunun tanıdığı hak ve mükellefiyetlerin 2654 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 20.04.1982 tarihinden başlatılacağı öngörülmüştür. Madde, sigortalılık niteliğinin edinilmesi yönünden değil, sadece sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin başlayacağı tarih yönünden norm içermekte olup, sigortalılık niteliği yönünden yapılacak değerlendirmeler ise, sigortalılığa esas alınacak kayıt ve/veya çalışma tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre yapılacaktır.

02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.

4956 sayılı Yasanın 47. maddesiyle, Bağ-Kur Kanununa eklenen Geçici 18. maddesine göre; “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49 uncu ve ek 15 inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.”

Anılan hükümle belirtilen şartları yerine getiren kişiler maddede belirtilen sürelere ilişkin prim tutarlarını ödeyerek o döneme ilişkin süreleri sigortalı saydırabileceklerdir. Anılan düzenleme ile borçlanma hakkı, 04.10.2000 tarihinden sonra zorunlu sigortalı olarak Bağ-Kur’a tescil edilmiş olanlardan, daha önce vergi kaydı bulunanlara tanınmıştır.

5510 sayılı Kanunun geçici 8. maddesine göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 01.10.2008 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin 01.10.2008 tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiş; aynı maddede, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmak şartıyla, 01.10.2008 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmayanlara, 04.10.2000-01.10.2008 tarihleri arasında vergiye kayıtlı oldukları süreyi borçlanma imkanı getirmiştir.

Anılan Yasanın Geçici 8. maddesinde belirtilen “yazılı başvuru” şartı, şekil şartı olmayıp; sigortalının, 01.10.2008 tarihi öncesi döneme ilişkin vergiye kayıtlı olduğu süreyi, yasada belirtilen 6 aylık sürede, Kurum’a başvurarak veya borçlanmaya ilişkin prim ödeyerek, borçlanma iradesini ortaya koyması, yasadan yararlanmak için yeterli sayılmalıdır. Anılan yasada belirtilen 6 aylık sürenin geçmesinden sonra, 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin sürenin, 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

Davaya konu somut olayda, davacının 27.10.1983 – 30.10.1991 ve 30.01.1992 – 27.10.1995 tarihleri arasında nakliye mesleğinden vergi kaydı olduğu, davacının sicil ve oda kaydına ilişkin araştırmanın yetersiz olduğu, davacı tanıklarının davacının halen kendi nam ve hesabına yeşil muş ovası otobüs şirketini işlettiğini beyan ettikleri, davacının 01.10.2008 tarihinden sonra vergi kaydı, ticaret sicil kaydı, şirket ortaklığı bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, her ne kadar davalı vekilinin cevap dilekçesinde, davacının kayıt ve tescilinin bulunmadığı belirtilmiş ise de, davacının Kurumda Bağ-Kur sigortalılığına ilişkin kayıt ve tescilinin, borçlanma istem ile prim ödemesi bulunup bulunmadığı kurumdan sorulmadığı anlaşılmakta olup; davacıya ait Kurum nezdindeki şahsi sicil dosyasının eksiksiz suretinin celb edilip, davacının başka vergi kaydı bulunup bulunmadığı, şirket ortaklığı olup olmadığı, ticaret ve esnaf sicil kaydı bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılıp, yukarıda bahsedilen mevzuat çerçevesinde ve 01.10.2008 tarihi öncesi Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemi yönünden 1479 sayılı Yasanın Geçici 18. maddesi ile 5510 sayılı Yasanın Geçici 8. maddesi gözetilerek, 01.10.2008 tarihinden sonraki tespit istemine yönelik ise 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi çerçevesinde yapılacak değerlendirme ile bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Kabule göre de; dava, 13.06.2012 tarihinde açılmış olup, mahkemece tespit sonu olarak 27.10.1983 tarihinden bu yana sigortalılığın tespitine hükmederek, dava tarihinden sonraki süreyi de kapsar şekilde hüküm kurmuştur. Yukarıda açıklanan ilke gereğince, davacı ancak dava tarihine kadar olan dönem için tespit talebinde bulunabileceğinden ve dava tarihinden sonraki dönem için usulüne uygun bir ıslah talebi de bulunmadığından, mahkemece, dava tarihine kadar Bağ-Kur sigortalılığının tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.