Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/15056 E. 2014/1909 K. 31.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15056
KARAR NO : 2014/1909
KARAR TARİHİ : 31.01.2014

Mahkemesi : Bakırköy 9. İş Mahkemesi
Tarihi : 30.04.2013
No : 2010/568-2013/354

Dava hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne hükmedilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. “Prim Belgeleri” başlığını taşıyan 79. maddenin 10. fıkrasına göre; yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının dikkate alınacağı açıklanmıştır.
Anlaşılacağı üzere, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Buna göre; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Somut olayda muris E.. Y..’ün davalıya ait işyerinde 01 Ocak 1996-25 Ocak 2006 tarihleri arasında çalışmasının tespiti talep edilmiş olup, Mahkemece SGK’dan getirtilen işyeri dönem bordrolarından 1999/2. dönem bordrosunda sigorta sicil numarası bulunmayan ve E.. Y.. adına 01/07/1999 işe giriş tarihli 20 gün çalışmanın yer aldığı, davacının hizmet cetvelinde 1993/3. dönemden 40 gün ve 2000/1. dönemden 120 gün bildirimde bulunulduğu ve ayrıca talep edilen dönemde başka bildirimin bulunmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece, iş yerinin 01.05.2000-01.05.2002 tarihleri arasında kapalı olduğu dönem ve 2002-2005 tarihleri arasında kış aylarında 2 aylık dönem dışında, murisin tam süreleri olarak çalıştığı belirlenerek, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Murisin, talep konusu dönemde kesintisiz olarak davalı işyerinde çalışıp çalışmadığı noktasında; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Davalı işyerinin 01.05.2000-01.05.2002 tarihleri arasında 2 yıl kapalı bulunması durumunda murisin çalışması kesintisiz çalışma olarak değerlendirilemeyeceğinden ve dava tarihi itibariyle 5 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden 1999 yılında davacı adına yapılan bildirimlerden öncesinin hak düşürücü süreden reddi gerekmektedir. Kurum tarafından gönderilen işyeri dönem bordrolarında 2000/2. ve 2000/3. dönem bordroların yer almadığı, ancak 2001/1.-2.-3. ve 2002/1.-2. dönem bordrolarının yer aldığı ve bildirim yapıldığı görüldüğünden, işyeri vergi kayıtları celp edilerek ve Hal Müdürlüğü’nden sorularak iş yerinin faal olup olmadığı araştırılmalı ve ayrıca ihtilaf konusu döneme ilişkin olarak re’sen araştırma ilkesi doğrultusunda tarafların gösterdiği tanıklar ile yetinilmeyerek, uyuşmazlığa konu dönemin tamamını kapsar şekilde çalışması bulunan bordro tanıkları re’sen belirlenerek, beyanlarına başvurulmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, işyerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan T.. Tarım Ürünleri San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne iadesine, 31.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.