Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/14988 E. 2014/8639 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14988
KARAR NO : 2014/8639
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

Mahkemesi : Alanya İş Mahkemesi
Tarihi : 12.03.2013
No : 2012/161-2013/126

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava; iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirlerden oluşan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 9, 10 ve 26. maddeleridir.

Olay nedeniyle düzenlenen müfettiş raporuna göre, sigortalının Ü. Tur. San. Tic. A.Ş. adına tescilli otel işletmeciliği olarak … sicil numaralı Sup Marina ünvanlı otelde çalışırken iş kazasının meydana geldiği, yargılamanın Ü. İnşaat ve Ticaret A.Ş. hakkında yürütülerek karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.

Davalı şirket olayın meydana geldiği otel işyerinin işvereni olmadıklarını, isim benzerliği bulunduğu, davada taraf sıfatlarının bulunmadığını savunmuştur.

Bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu usul hukuku değil, dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk meselesidir. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme dava konusu hakkın esasına girip karar veremez. Davayı sıfat yokluğundan reddetmesi gerekir. Davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine, davalı sıfatı ise sübjektif hak kendisinden istenebilecek kişiye aittir. Kuşkusuz bu hak sözleşmeden, haksız fiilden, sebepsiz iktisaptan veya kanundan doğabilir.

Bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın gerçek borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın gerçek borçlusundan başka bir kişiye karşı açılırsa, dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil, davalının davalı sıfatına sahip olmadığından dolayı reddedilir( Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, I. Cilt, s. 1159)

Mahkemece; zararlandırıcı sigorta olayının meydana geldiği işyerinin davalıya ait olup olmadığı, Kurum kayıtlarında geçen Ü. Tur. San. Tic. A.Ş. ile davalı Ü. İnşaat ve Ticaret A.Ş.’nin aynı şirket olup olmadığı, ünvan değişikliği, devir olup olmadığı ticaret sicil kayıtlarından da araştırılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve bozmanın niteliğine göre sair hususlar incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.