Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/14861 E. 2014/1292 K. 27.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14861
KARAR NO : 2014/1292
KARAR TARİHİ : 27.01.2014

Mahkemesi : Nevşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 28.03.2013
No : 2012/374-2013/196

Dava, son 7 yıl hesabında 2925 ve 506 sayılı Kanunlar kapsamındaki sigortalılıkların aynı Kurumda geçtiği gözetilerek 506 sayılı kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatının temyiz etmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerinin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanunun 8. maddesidir. Anılan madde hükmüne göre; birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere son 7 yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanır. Bu bağlamda 2829 sayılı Yasa kapsamında birleştirilecek süreler; anılan yasanın 2. maddesi hükmünde sıralanan kurumlarda; (T.C. Emekli Sandığı, Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu ile Sosyal Sigortalar Kurumu ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesine göre kurulan emekli sandıklarında) 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2926 sayılı Tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre kurumlarına emeklilik keseneği veya malullük yaşlılık ölüm sigortaları primi ödenerek geçirilen sürelerdir.
Öte yandan tahsis talep tarihinde kendilerine sosyal güvence sağlanan kişiler; müşterek özelliklerine göre birbirinden farklı statüde kabul edilerek ayrı ayrı Sosyal Güvenlik Yasalarına tabi tutulmuşlardır. Bu yönde; kamu kesiminde daimi kadrolarda çalışanlar T.C. Emekli Sandığı Kanununa, hizmet akdi ile çalışanlar 506 sayılı Kanununa, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar ise 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununa tabi tutularak sosyal güvenliğe kavuşturulmuşlardır. Tarım Sektöründe çalışanlardan; kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlar 2926 sayılı Kanun çerçevesinde Tarım Bağ-Kur sigortalısı; tarımda süreksiz hizmet akdi ile çalışanlar ise, 2925 sayılı Kanun kapsamında tarım sigortalısı sayılmışlardır. 2829 sayılı Kanunun 4. maddesinde kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet sürelerinin aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu kanuna göre aylık bağlanılmasına hak kazanıldığında birleştirileceği bildirilmiş olup sigortalı veya hak sahibinin birleştirilecek hizmet sürelerinde seçim hakkı bulunmamaktadır. 2829 sayılı Kanunun gerek 4. gerekse 8. maddelerinde düzenleme buna imkan vermez.
Belirtilmelidir ki, tarım işlerinde süreksiz olarak hizmet akdi ile çalışanların sosyal güvenliğinin sağlanması için 17.10.1983 tarihli 2925 sayılı Kanun çıkarılmış olup, bu kişilerin istekleri halinde yasa kapsamına alınacakları öngörülmüştür. Yasal olarak tarım sigorta ilişkisinden söz edebilmek için, öncelikle, işveren işyeri ve işçi ilişkisinin bulunması gereklidir. 2925 sayılı Yasaya tabi sigortalılıkta fiili hizmete dayalı olup sigortalı olma tarım işçisinin isteğine bırakılmıştır. Bu nedenle 2829 sayılı Kanunun 8. maddesindeki son 7 yıllık fiili hizmetin hesabında 506 sayılı Kanunun dışında nazara alınması; dolayısıyla 2925 sayılı Kanuna ve 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılıkların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.
Yapılacak iş; davacının farklı sosyal güvenlik Kurumlarına tabi hizmetleri gözetilerek 2829 sayılı Yasa’nın 8. maddesince hangi sosyal güvenlik yasası hükümlerine tabi olarak yaşlılık aylığı talep edebileceğini yukarıda değinilen yasal düzenleme çerçevesinde tespit etmek, tespit edilen sosyal güvenlik yasası hükümlerine göre yaşlılık aylığı şartlarını değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.