Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/14237 E. 2014/324 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14237
KARAR NO : 2014/324
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

Mahkemesi : Bursa 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 09.05.2013
No : 2011/567-2013/301

Dava, sigortalılık sürelerinin iptali yönündeki davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, hukuki menfaat yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İncelenen dosyada; 16.07.2010 tarihli Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu raporuna istinaden, davacıya ait 61756.16 sicil nolu muhasebe bürosu işyerinde geçen çalışmalarının fiili çalışmaya dayanmadığı gerekçesi ile, bahse konu işyerinden Z.İ. , İ.E. ve N. T. isimli sigortalılar adına 2008/4 ve 5. aylarda yapılan bildirimlerin iptal edildiği, davacının sigortalılık sürelerinin iptali yönündeki davalı Kurum işleminin iptalini talep ettiği; Mahkemece, davacının dava açmakta herhangi bir hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, Ramazan; Aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, Önsöz VII).
Öte yandan, bu yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir (a.g.e., s.135).
Hukuk Genel Kurulu’nun 14.11.2007 tarih ve 2007/13-848 E. 2007/840 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi
(davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup, bunlara dava şartları denir. Dava şartlarından bir kısmı olumlu ( varlığı mutlaka gerekli ); diğer bir kısmı da, olumsuz ( yokluğu mutlaka gerekli ) niteliktedir. Hakim, önüne gelen bir davada, dava şartlarının mevcut olup olmadığını re’sen gözetmelidir.Olumlu dava şartlarından biri de, davacının o davayı açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. Açılmasında davacısı yönünden hukuki yarar bulunmayan bir dava, dava şartının yokluğundan dolayı reddedilmelidir.
Somut olayda, kayıt ve defterlerde usulsüzlük nedeniyle hakkında 506 sayılı yasada düzenlenen idari yaptırımların uygulanması ihtimali bulunan davacının, iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu gözetilmek suretiyle, davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.