Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/13988 E. 2014/10102 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13988
KARAR NO : 2014/10102
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

Mahkemesi : Manisa 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 11.06.2013
No : 2011/1199-2013/482

Davacı, aksine kurum işleminin iptali ile, 20.04.1982 – 01.06.1984 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini, tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada; davacının 09.01.1991 varide tarihli giriş bildirgesi ile 01.01.1991 tarihli vergi kaydına istinaden kayıt ve tescili yapıldığı, davacının 17.05.1981 – 01.01.1982, 01.06.1984 – 30.11.1990, 01.01.1991 – 01.03.1991, 14.04.1995 – 31.12.1995 ve 01.01.1997 – 30.09.1999 tarihleri arasında berberlik mesleğinden oda kaydı bulunduğu, Manisa Esnaf ve Sanatkarlar sicilinde 27.12.1990 – 07.05.1991 tarihleri arasında kaydı sicil kaydı bulunduğu, S..B.. Ajanslığında 18.05.1981 – 20.11.1990 ve 26.12.1990 – 01.03.1990 tarihleri arasında oda kaydı bulunduğu, davacının prim ödemesi bulunmadığı, davacının 6111 sayılı Yasanın 16. maddesinden faydalanarak 5510 sayılı Yasanın geçici 17. maddesi uyarınca ihya talebinde bulunması üzerine Kurum tarafından davacının tescil tarihi 20.04.1982 tarihi kabul edilerek 20.04.1982 – 30.11.1990, 26.12.1990 – 07.05.1991, 14.04.1995 – 31.12.1995, 01.01.1997 – 30.09.1999 tarihleri arasındaki dönem yönünden 4475 gün üzerinden 5510 sayılı Yasanın Geçici 17. maddesi kapsamında ihya ödeme planı düzenlendiği, daha sonra ise kurum davacının tescil tarihini 001.06.1984 tarihinden itibaren kabul ederek davacının 3714 gün ihya edebileceği ödeme planı düzenlediği, davacının hizmet döküm cetvelinde uyuşmazlık konusu dönem SSK’lı çalışması bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece; aksine kurum işleminin iptali ile, davacının 20.04.1982 – 01.06.1984 tarihleri arasında 1479 sayılı yasaya tabi sigortalı olduğunun tespitine, aylığına ilişkin taleplerin vazgeçme nedeniyle reddine dair karar verilmiştir.
1479 sayılı Yasa, zorunlu sigortalılık şemsiyesi altına en son alınan “esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlara” Yasa’da yazılı sosyal güvenlik hükümlerini uygulama amacını taşımakta olup, 26. madde ile sigortalı olma hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağını, bu Yasaya göre sigortalı sayılanların, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescil yaptırmalarının zorunlu olduğunu, aksi durumda, Kurum tarafından re’sen tescil işleminin yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Yasada tanımlanan amaca ulaşma yolunda, uygulamada rastlanılan kimi sorunlar nedeniyle “Kanunun amacı, sigortalı sayılanlar ve sayılmayanlar” başlıklı 24. madde ve buna paralel olarak “sigortalılığın başlangıç ve bitiş tarihi” başlıklı 25. maddede sık sayılabilecek değişiklikler yapılmıştır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25. maddelerinde “…kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler…”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ- Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.4.1979 gün ve 2229 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.
20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “…gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıt oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadırlar.
Ne var ki, 1479 sayılı Yasaya 2654 sayılı Yasa ile eklenen Ek Geçici 13. madde ile, “…sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların her türlü hak ve mükellefiyetleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği (20.4.1982) tarihinde” başlayacaktır hükmü getirilmiştir.
20.04.1982 tarihinde 2654 sayılı Yasayla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Aksini düşünme, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne de yasaca ve hukukça olanak bulunmadığı açıktır.
Kaldı ki, 2654 sayılı Yasa ile 24. maddede yapılan değişiklikte, vergi mükellefi olmayıp da vergiden muaf olanlardan, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olanlarında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılacağı açıktır.
Mahkemece yapılacak iş, uyuşmazlık konusu dönemde davacının vergi kaydının bulunup bulunmadığı, vergi kaydının bulunmaması halinde, gelir vergisinden muaf olup olmadığı ve oda kaydı araştırılıp, 24. madde anlamında kendi nam ve hesabına çalışma olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemektir.
Açıklanan tüm bu maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.