Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/13709 E. 2015/313 K. 15.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13709
KARAR NO : 2015/313
KARAR TARİHİ : 15.01.2015

Mahkemesi : İş Mahkemesi

Dava, geri alım (istirdat) istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı vekilince, haklarında çeşitli tarihlerde davalı Kurum tarafından sigorta primi, gecikme zammı, gecikme zammına yürütülen yasal faizi içeren ödeme emirleri düzenlendiği, anılan borçların yasal süresinde yatırıldığı, gecikme zammına ayrıca faiz yürütülemeyeceği belirtilerek söz konusu faiz tutarının geri verilmesi için işbu davanın açıldığı anlaşılmakta olup bazı işyerleri ve icra takipleri hakkında bilgilerin sunulduğu yargılama sonunda mahkemece, kanıtlanamadığı gerekçesiyle istem reddedilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 80/5. maddesinde, Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51., 102. ve 106. maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanacağı, Kurumun prim ve diğer alacaklarının süresi içinde ve tam olarak ödenmemesi durumunda, ödenmeyen kısmına gecikme cezası, ayrıca her ay için bulunan bu tutarlara gecikme zammı hesaplanacağı belirtilmiş, 84. maddesinde, yanlış ve yersiz olarak alınmış olduğu anlaşılan primlerin, alındıkları tarihlerden 10 yıl geçmemiş ise, payları oranında işverenlere geri verileceği, işverenlere geri verilecek primler için Kurumca ödenecek yasal faizin, primin Kuruma yatırıldığı tarihi izleyen aybaşından geri verilmenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanacağı açıklanmıştır.
Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 24. maddesinde, hakimin, iki taraftan birinin istemi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemeyeceği ve karara bağlayamayacağı, 25. maddesinde, Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkimin, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi

bulunamayacağı, Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkimin, kendiliğinden kanıt toplayamayacağı, 26. maddesinde, hakimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebileceği, 31. maddesinde, hakimin, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği, delil gösterilmesini isteyebileceği, 194. maddesinde, tarafların, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında dava değerlendirildiğinde, sigorta prim borçlarına ilişkin olarak gecikme zammına ayrıca faiz yürütülemeyeceği yönündeki mahkeme yaklaşımı yerinde olup dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler karar vermeye elverişsizdir. Bu bakımdan öncelikle, anılan maddeler kapsamında taraflar vekillerinden sorulmak suretiyle uyuşmazlık konusu hususlar açıklıkla ortaya konularak bu konudaki belirsizlikler giderilmeli, işyerleri, icra takipleri, ödeme emirleri, ödeme tarih ve tutarları, uyuşmazlık konusu yapılan dönem hakkında davacı vekilinden aydınlatıcı kanıt ve bilgiler istenilerek taraflar arasındaki çekişme konuları belirginleştirilmeli, sonrasında gecikme zammına yürütülen faiz tutarları netlikle saptanmalı, gerektiğinde konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmalı ve elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak, üstelik bir kısım faizin tahsil edildiği Kurumca belirtilmesine karşın davanın reddedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 15.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.