Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/13367 E. 2014/7321 K. 31.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13367
KARAR NO : 2014/7321
KARAR TARİHİ : 31.03.2014

Mahkemesi : Muğla 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 18.04.2013
No : 2011/1805-2013/703

Davacı, davalı Kuruma fark işçiliğinden kaynaklanan prim ve gecikme zammı borcu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, hukuki nitelikçe; sigorta müfettişi raporuna dayanılarak Kurum tarafından re’sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammından dolayı davacının Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti ile ölçümleme işleminin iptali istemine ilişkindir.
4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 9. maddesinde Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığına işin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik miktarını saptama yetkisi tanınmış; aynı Kanunla 506 sayılı Kanunun 130. maddesine eklenen yeni fıkra ile “işverenin Kuruma, emsaline, yapılan işin nitelik, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütülmesi için gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde bulunduğunun Kurumca saptanması halinde, işin yürütülmesi için gerekli olan asgari işçilik miktarı, yapılan işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, iş yerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek ve kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurları dikkate alarak sigorta müfettişi tarafından tespit edilir.” hükmü getirilmiş, yine bu konu ile bağlantılı olarak 506 sayılı Kanunun 79. maddesine de yeni fıkra hükümleri eklenmiştir.
5510 sayılı Yasa döneminde ise davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 85. Maddesi olup, buna göre “İşverenin, işin emsaline, niteliğine, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütümü açısından gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde bulunduğunun tespiti halinde, işin yürütümü açısından gerekli olan asgarî işçilik tutarı; yapılan işin niteliği, kullanılan teknoloji, işyerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan sigortalı sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurlar dikkate alınarak tespit edilir.” hükmü mevcuttur.
Eldeki davada, davacı apartman yönetimindeki çalışmalar nedeniyle 23.05.2011 tarihli müfettiş raporu ile apartmana ait kalorifer ve temizlikçilik işyerinde 2003 yılı 9-10’uncu aylardan, 2009 yılı 12’nci aya kadar gider makbuzlarından yola çıkılarak, bu döneme ilişkin çıkartılan fark prim borcuna karşı açılan davada, mahkemece davacı apartman yönetimi nezdinde aslen kalorifercililk işinin yapıldığı, bu nedenle kurum işleminin doğru olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; verilen kararın eksik inceleme ve yanılgılıl değerlendirmeye tabi olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece; öncelikle müfettiş raporunda belirlenen 2003 yılından bu yana olan ödemelerin kime ait olduğu hususunda araştırma yapılmalı, belirlendikten sonra bu kişilerin beyanlarına başvurulmalı ve apartmanda yapılan işin kapsamını belirlemek açısından, apartmanda kaç dairenin olduğu, apartman sakinlerinin sayısı, hangi günlerde temizlik yapıldığı, kaç saatte bitirilebileceği, apartmanın ne tür kalorifer yaktığı (doğalgaz mı, kalorifer mi, merkezi ısıtma mı, kombi mi) yapılan işte ne kadar mesai harcanması gerektiği üzerinde durulmalı, dolayısıyla 30 gün üzerinden veya part time çalışma yapılarak belirlenen giderlere konu işlerin yapılıp yapılmayacağı hususunda yeterli araştırma yapıdıktan sonra kuruma karşı yapılması gereken işçilik miktarının olup olmadığı ve varsa miktarının belirlenmesi için yeminli mali müşvair, hukukçu ve sosyal güvenlik uzmanından oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor aldırılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 31.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.