Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/13233 E. 2014/88 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13233
KARAR NO : 2014/88
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

Mahkemesi :Konya 3. İş Mahkemesi
Tarihi :09.04.2013
No :2009/90-2013/113

Dava, 12.03.2008 tarihli maluliyet aylığı talebinin reddine ilişkin kurum işleminin iptali ile 12.02.2008 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanması gerktiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 50. maddesinde, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, dava ehliyetine de sahip olduğu; anılan Kanunun 114. maddesinin (d) ve (f) bentlerinde,tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmalarının dava şartı olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla dava şartlarının olup olmadığı, Mahkemeler ve giderek, Yargıtayca her aşamada irdelenecektir.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, ( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı ) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme, dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti,dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231).
Bu nedenle, davanın tarafları, öncelikle taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya,hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder ( Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s. 288 ).
Davaya konu olayda; davacının, 12.02.2007 tarihli maluliyet aylığı talebinden sonra, davalı Kurumca gönderildiği Konya Numune Hastanesinden verilen 27.02.2007 tarihli sağlık Kurulu raporundan davacıya kronik psikoz teşhisi konulduğu, Meram Tıp Fakültesinin 07.05.2008 tarihli Kurul raporunda da paranoid şizofreni teşhisi konulmakla birlikte bir başkasının bakımına muhtaç olduğu belirtilmiştir. Yargılama sırasında aldırılan Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu Raporuna göre, davacının, şizofreni olduğu ve %100 oranında meslekte kazanma gücünden mahrum kaldığının belirtilmiş olması karşısında, davacının Medeni Kanun’un 405 vd. maddeleri gereğince kısıtlılık halinde olup olmadığı, usul hukuku bakımından ise, dava açma ve taraf olabilme ehliyetinin var olup olmadığı, hakkında kısıtlılık kararı ve vasisinin olup olmadığı, var ise husumete izin kararının olup olmadığı araştırılmaksızın, dava açabileceğinin kabulü ve yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda; Mahkemenin, yapılan açıklamalar çerçevesinde araştırma yaptıktan sonra, karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,13/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.