Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/13169 E. 2014/8195 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13169
KARAR NO : 2014/8195
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

Mahkemesi : Giresun 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 30.04.2013
No : 2012/496-2013/214

Dava, tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı S.. S.. Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1991 yılının Kasım ayında davalı Kurumca 1479 sayılı Kanun hükümleri kapsamında kayıt ve tescili gerçekleştirilerek 27.10.1983 tarihinden itibaren başlatılan zorunlu sigortalılığı, 506 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılık olgusuna dayanılarak 09.08.2005 günü itibarıyla sonlandırılan davacının, prim ödemesi bulunmadığından anılan sigortalılığının 2010 yılının Ocak ayında durdurulduğu, berberlik faaliyetine bağlı olarak; 27.10.1983 – 02.09.1985, 01.02.1988 – 29.04.1991, 31.12.1991 – 18.11.1996, 10.04.2003 – 28.04.2004 dönemlerinde vergi kaydı, 31.10.1984 – 31.01.1986, 21.02.1986 – 21.05.2012 dönemlerinde meslek kuruluşu üyeliği, 15.08.1985 – 20.06.2012 tarihleri arasında Esnaf ve Sanatkarlar Sicili Memurluğu kaydı bulunan davacının 09.04.2012 tarihli talebi üzerine Kurumca sigorta prim borcu hesaplanıp kendisine bildirildiği, 20.06.2012 günü yeniden başvuran davacının bu kez yalnızca vergi kaydının bulunduğu sürelerde sigortalı kabul edilerek borç tahakkuku yapılmasını istediği, anılan başvurunun reddedilmesi üzerine aynı talebi içeren işbu davanın açıldığı belirgindir.
Davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun 24. maddesinde 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş, anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla yeniden değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. 4956 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değiştirilen hükümle 02.08.2003 gününden itibaren zorunlu sigortalılık kapsamına yalnızca, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise Esnaf ve Sanatkâr Sicili ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiştir.
1479 sayılı Kanunda yapılan bu değişiklikler, değişiklikten önceki madde hükümlerinin öngördüğü koşullara sahip sigortalıların sigortalılıklarını sonlandırıcı etkiye sahip olmayıp bu kişilerin sigortalılık nitelikleri geçerliliklerini korumaktadır ve anılan düzenlemeler, yürürlük tarihinden itibaren sigortalılık niteliği kazananlar yönünden kayıt ve koşullar içermektedir. Başka bir anlatımla yeni düzenlemeler, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra ilk kez kayıt ve tescil edilecekler için uygulanmalıdır ki buna aykırı bir düşünce, yasaca ve hukukça kabulü olanaksız olan kazanılmış hakları ortadan kaldırmak niteliğindedir.
Ayrıca; vergi, kanunla kurulu meslek kuruluşu, esnaf ve sanatkârlar sicil memurluğu kayıtları zorunlu sigortalılığın dayanak belgeleri niteliğinde olup anılan kayıtlara sahip kişiler yönünden ancak, “(diğer) sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalma” ve “herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgularının birlikte gerçekleşmesi durumunda zorunlu sigortalılık söz konusu olabilir. Başka bir anlatımla, yöntemince oluşturulmuş belirtilen kayıtların yokluğunda veya kayıtların varlığına karşın sözü edilen olguların kanıtlanamadığı durumlarda zorunlu sigortalılıktan söz edilemez.
Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 30.04.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Kendi adına ve hesabına çalışanların sigortalılıklarının durdurulmasına ilişkin hükümler” başlığını taşıyan geçici 17. maddesinde, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 sayılı Kanuna göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla 5 yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini izleyen ay başından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri durumunda, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığın durdurulacağı, prim borcuna ilişkin sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği belirtildikten sonra, ancak, sigortalı ya da hak sahiplerinin daha sonra başvuruları tarihindeki 80. maddenin 2. fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içinde ödedikleri takdirde, bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği bildirilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular karşısında, 27.10.1983 – 09.08.2005 tarihleri arasında zorunlu sigortalı olan davacının vergi kaydının bulunmadığı dönemlerde kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun var olup olmadığı konusunda öngörülen ilkeler kapsamında herhangi bir araştırma yapılmaksızın mahkemece istemin aynen karar altına alınması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre, davacı vekilince dava dilekçesiyle isteme konu yapılmamış olsa da vergi kaydının bulunduğu belirgin bulunan 27.10.1983 – 02.09.1985, 01.02.1988 – 12.08.1988 dönemlerinin borçlanma işleminde dikkate alınmaması yönünde hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.