YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12944
KARAR NO : 2014/1628
KARAR TARİHİ : 28.01.2014
Mahkemesi :Bursa 3. İş Mahkemesi
Tarihi :13.03.2013
No :2008/9-2013/112
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum ve M.. B.. vekilleri tarafından süresinde temyiz edildiği, davalı A.. M.. vekili tarafından yasal süresinden sonra temyiz edilmesi üzerine, mahkemece, temyiz dilekçesinin süre geçtikten sonra verilmiş olması nedeniyle süre yönünden red kararı verildiği, anılan karar, 14.05.2013 tarihinde kendisine tebliğ edilen davalı A.. M.. vekilinin bu kez, söz konusu ek karara yönelik olarak (7) günlük yasal süresi içinde 22.05.2013 tarihinde temyiz yoluna başvurduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Gıyabi hükmün davalı A.. M..’nin S.. Mah. S..Sok.No:.. Merkez/Bursa adresine tebliğe çıkarıldığı, “eşi Ayfer” kaydı ile tebliğ edilerek imzasının alındığı, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 35/1-ğ bendi hükmü gereği tebliğ evrakı kime verilmiş ise ad ve soyadının da yazılması gerektiği, ayrıca davalı eşinin adının Aylen olduğu ve 09.10.2012 tarihi itibariyle adres kayıt sistemindeki adresinin değiştiği anlaşılmakla, beyan edilen 02.05.2013 tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü gerekmekle, beyan edilen temyiz dilekçesinin süre geçtikten sonra verilmiş olması gerekçesiyle verilen 26.12.2012 tarihli “Temyiz Dilekçesinin Süre Yönünden Reddine” ilişkin EK KARARIN BOZULMASINA,
2-) Esasa yönelik hükme ilişkin temyiz itirazları yönünden; dosyadaki yazılara, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılardan Kurum ve M.. B.. vekillerinin tüm, davalı A.. M.. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup, anılan Kanunun 6. maddesinde yer alan, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği yönündeki düzenleme ile anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi göz önünde bulundurulduğunda, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davaların kamu düzeni ile ilgili olduğu ve özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri gerektiği açıktır. Bu bağlamda, hak kayıpları ile gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi ve temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde mahkemece kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanması gerekmektedir.
Öte yandan, 506 sayılı Yasanın 4. maddesi ile “işveren; …sigortalıları çalıştıran … kişiler…” olarak tanımlanmış olup, hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır.
Davacı, 01.01.1998-30.06.2004 tarihleri arasında temizlik görevlisi olarak çalıştığının tespitini istemiş olup, Mahkemece; 01.01.2001-12.06.2004 tarihleri arasında, okulların kapalı olduğu yarıyıl ve yıl sonu tatilleri dışlanmak suretiyle, asıl işveren M.. B..na bağlı L..B.. İlköğretim Okulu’nda taşeronluk yapan, A.. M.. işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Somut olayda; davacının, A.M..unvanlı işyerinden, L..B.. İÖO. temizlik işi ile ilgili olarak, 2002/3. dönemde 68 gün ve 2003/1. dönemde 110 gün olmak üzere toplam 178 gün hizmetinin bildirildiği anlaşılmakla, davalı A.. M.. ile dava konusu hizmetlerin geçtiği okul arasında akdedilen hizmet alımı sözleşme/sözleşmeleri getirtilmeli, döneme ilişkin davalıya ait Kurum ve vergi dairesi kayıtları celbedilmeli, ödemeye ilişkin kayıtlar araştırılmalı, adı geçen davalının sorumlu olduğu dönem hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmeli, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı A.. M.. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde A.. M..’ye iadesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.