YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12764
KARAR NO : 2014/332
KARAR TARİHİ : 16.01.2014
Mahkemesi : Kilis 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 28.12.2012
No : 2010/520-2012/1185
Davacı, Eylül 2005-Haziran 2009 tarihleri arasında E.. K.. bünyesinde E.. İlköğretim Okulunda hizmet akti ile çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan E.. K.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanun ile mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20’nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilir” düzenlemesinin yer alması ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10 ve 5510 sayılı Yasanın 86/9 maddeleridir.
506 sayılı Yasanın 2. maddesinde bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılmışlardır. Hizmet akdi, öğretide de kabul edildiği gibi iş görme, bağımlılık ve ücret unsurlarından oluşmaktadır. Burada söz konusu olan iş, ekonomik bakımdan iş olarak değerlendirilebilen her türlü çalışmayı ifade etmektedir.
Çalışmaların geçtiği iddia edilen işyerleri Kamu kuruluşları olup, Kamu kuruluşlarında çalıştırılanların hizmetlerinin kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Dava dışı E.. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından, vakıf bünyesinde, davacının işçi statüsünde çalışmaya başlamasına dair bir onay veya başlayış yazısı olmayıp, bordro üzerinde bir ücret verilmediği ve ödeme yapılmadığı, vakıftan yardım talebi üzerine yardım yapıldığı belirtilmiş ise de; tüm dosya kapsamından davacının vakıftan yardım aldığı hükme konu sürelerde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı E.. İlköğretim Okulunda kaloriferci ve temizlik görevlisi olarak çalıştığı, yaptığı çalışmaların iş görme ve bağımlılık unsurlarını içerdiği, zira davacının bu kuruluşta iş gördüğü ve bunu söz konusu kuruluş bünyesinde aldığı talimatlar doğrultusunda yani bağımlılık ilişkisi içinde gerçekleştirdiği, bu sırada vakfın, yapmış olduğu yardım karşılığında davacıyı adı geçen kuruluşta çalışmaya sevk ettiği görülmektedir. Gerçekte vakfın anılan yardımı bir sosyal yardım olup karşılıksız olması gerekirken dava konusu olayda, bu ödeme için bir karşılık mevcuttur. Bu halde anılan ödemenin sosyal yardım niteliği ortadan kalkmakta ve davacının söz konusu çalışmalarının karşılığını oluşturmaktadır ki, bu durumda, bahse konu ödemeyi ücret olarak nitelendirmek mümkün olur.
Bu durumda yapılacak değerlendirmede, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 7. maddesinde de belirtildiği üzere, vakfın tabii başkanı olan mülki idare amirinin, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 7. maddesinde düzenlenen geçici iş ilişkisi kavramı içerisinde, davacıyı, Elbeyli İlköğretim Okulunda kaloriferci ve temizlik görevlisi olarak iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiği, bu tür ilişkilerin üç kişinin yani işçi, onun iş akdi ile bağlı olduğu işveren ve bu işveren ile geçici işçi sağlama sözleşmesi yapan diğer (geçici) işverenin iradeleri ile oluşan üçlü bir ilişkiye dayandığı, bu ilişkiye dayanılarak işçinin yapmakta olduğu işe benzer işlerde çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devredilebildiği, bu bağlamda, gerçek işverenin vakıf olduğu, işin görüldüğü yerlerin vakfa ait olup-olmamasının bu durumu değiştirmeyeceği; anılan düzenlemede yer alan, “…Geçici iş ilişkisi altı ayı geçmemek üzere yazılı olarak yapılır, gerektiğinde en fazla iki defa yenilenebilir…” hükmü ile aynı maddede yer alan geçici iş ilişkisinin kurulabilmesi için işçinin “devir sırasında yazılı rızasını alma” koşullarının bulunmamasının vakıf ile sigortalı arasında devam eden varsayımsal (farazi) bağımlılık sebebiyle sigortalılık haklarını etkilemeyeceği düşünülerek, davacının iş görme edimini başkasına sunmasının anılan bağımlılık ilişkisine zarar verebilecek yoğunluğa ulaşıp ulaşmadığı incelenmeli ve farazi bağımlılık ilişkisinin varlığını koruduğu sürece, davacının vakfa bağlı sigortalılığının süreceği gözetilmelidir.
Şu halde yapılması gereken iş; yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, davacıya mehil verilerek, E..Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın, HMK’nın 124. maddesi gereğince davaya iştiraklerini sağlamak, usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan, bütün deliller toplandıktan sonra ayrı tüzel kişiliği bulunmayan E.. K.. yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden yapılacak araştırma, değerlendirme sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar gözetilip, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan E.. K.. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.01.2014 günü oybirliği ile karar verildi.