Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/12158 E. 2014/7641 K. 03.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12158
KARAR NO : 2014/7641
KARAR TARİHİ : 03.04.2014

Mahkemesi : Antalya 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 26.04.2013
No : 2013/120-2013/223

Dava, trafik iş kazası sonucu sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya yapılan yardımlardan oluşan Kurum zararının, ilk davadan bakiyesinin, 506 sayılı Yasanın 9.,10. ve 26. maddeleri gereğince tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 9.,10.,26’ıncı maddeleridir.
Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3’ücüncü şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanunun 26/2 maddesiyle Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60’ıncı maddesinde öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. Maddesine göre, motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin davalarda zamanaşımı ise, zararı ve faili öğrenme tarihinden itibaren 2 yıl ve her halükârda olay tarihinden itibaren 10 yıl olarak belirlenmiştir. Resmi kuruluşlarda ise, öğrenme tarihinin, dava açmağa yetkili makamın ıttıla tarihi olarak alınması gerekecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 12.07.2006 t., 2006/4-518 E., 2006/526 K.) Tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zamanaşımının, sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı hüküm altına alınmıştır. Anlaşılacağı üzere maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin(failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, gelirin onay, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Dava konusu somut olayda, davalı A.. A.. vekilinin, davada isteme konu edilen miktara karşı süresinde zamanaşımı definde bulunması karşısında, yukarıdaki düzenleme ve açıklamalar ışığı altında araştırma ve irdeleme yapılarak zamanaşımı def’i konusunda olumlu veya olumsuz karar verilmemesi,
2- 6111 sayılı Kanunun 17. maddesinin yirmialtıncı fıkrasında. “işverenlerin ve üçüncü şahısların, 5510 sayılı Kanunun 14 üncü, 21 inci, 23 üncü, 39 uncu ve 76 ıncı maddeleri, 506 sayılı Kanunun mülga 10 uncu, 26 nci, 27 nci ve 28 inci maddeleri, 1479 sayılı Kanunun mülga 63 üncü maddesi ve 5434 sayılı Kanunun mülga 129 uncu maddesi gereğince iş kazası ve meslek hastalığı, malullük, adi malullük ve ölüm halleri ile genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere yönelik fiiller nedeniyle ödemekle yükümlü bulundukları her türlü borçları ile bu borçlara kanuni faiz uygulanan sürenin başlangıcından bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için TEFE/ÜFE aylık değişim oranlan esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde bu borçlara uygulanan kanuni faizin tahsilinden vazgeçilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu düzenleme uyarınca, iş kazası ve meslek hastalığı, malullük, adi malullük ve ölüm halleri ile genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere yönelik fiiller nedeniyle açılan rücuan alacak davaları sonucunda verilen mahkeme kararları ile belirlenen ve ödemekle yükümlü bulunulan borçlar için 02.05.2011 tarihine kadar yeniden yapılandırma başvurusunda bulunulması halinde, 6111 sayılı Kanuna göre ödenecek toplam tutar hesaplanacak; suresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde ise bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilecektir.
Dosya kapsamından, davalı işveren H.. Ş..’nun trafik iş kazası nedeniyle, 6111 sayılı yasa kapsamında borçların yapılandırılması için, 25.5.2011 tarihinde Kuruma başvurduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalı işveren H.. Ş..’nun, 6111 sayılı yasa kapsamında borçlarını yapılandırdığı ve ödediği iddiası araştırılmadan ve bu husus kararda tartışılmadan hüküm verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de; 506 sayılı Yasanın 10. maddesi yalnızca işverenler yönünden uygulanabilir bir yasal düzenleme olmasına rağmen Mahkemece, talep aşılmak suretiyle, işveren olmayan üçüncü kişi konumundaki A.. A..’ın da, 506 sayılı yasanın 10. maddesi uyarınca sorumlu tutularak hüküm kurulması isabetsizdir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 03.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.