Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/11686 E. 2014/4858 K. 06.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11686
KARAR NO : 2014/4858
KARAR TARİHİ : 06.03.2014

Mahkemesi :Marmaraereğlisi Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi :14.02.2013
No :2008/90-2013/22

Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir,
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalıların avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle meydana gelen Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 10 ve 26. maddesidir.
Dosya kapsamına göre; davalı şirkete ait kimyevi madde depolama işyerinde işçi olarak çalışan sigortalının da içinde bulunduğu ekip çalışmasında, tuz ruhu depolama tankının üzerinde bulunan havalandırma borularına takılacak hortum ağzının hürmüzle ısıtıldığı sırada, sızıntı nedeniyle kazadan önce boşaltılan 10 nolu tankın patlaması sonucu sigortalı dahil 3 işçi ölmüş, iki işçi ise yaralanmıştır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı işveren şirketin % 75 oranında (bu kusurun % 5 inin işyeri sorumlusu-müdür F.. Y..’a, her bir şirket ortağının ise % 5 er oranında ) kusurlu olduğu, aynı kazada ölen işçilerden Necip’in % 17, ölen işçi Hüseyin’in % 2 yaralanan işçiler Halil ve Cengiz’in her birinin % 2 şer oranda kusurlu olduğu, sigortalının ise % 2 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Aynı kazada ölen Hüseyin’in hak sahiplerine yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle Kurum tarafından işveren şirkete karşı açılan rücuen tazminat davasında ise; Mahkemenizin 24.2.2005 tarih ve 2001/151 Esas ve 2005/23 Karar sayılı karında ise, davalı işverenin % 100 oranında kusurlu bulunduğu ve bu kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 29.11.2005 tarih ve 2005/9262 Esas ve 2005/12380 Karar sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmaktadır.
Böylece aynı kazada ölen iki sigortalının hak sahiplerine yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle Kurum tarafından açılan iki rücu davasında hükme esas alınan kusur raporları arasında çelişki oluşmuş olup, konusunda ve işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle çelişkiyi giderilmelidir.
Öte yandan, uygulama önceliği bulunduğu halde, Mahkemece, 10. madde şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda bir karar verilmemiştir.
506 sayılı Yasanın 9. maddesi – (Değişik : 25.08.1999 – 4447 / 12 md. Y.T. 08.09.1999) ”İşveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır.
(Ek : 14.07.1999 – 4410 / 1 md.) Dışişleri Bakanlığının sigortalı olarak yurtdışı göreve atanan personeli için işe giriş bildirgeleri ise, Kuruma en geç üç ay içinde gönderilir. ”
Düzenlemesini öngörmektedir. Anılan yasanın 10. maddesine göre ise 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir.Yani, davalı işverenin 506 sayılı Kanunun 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 2.maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9 ve 10.maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için;işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir.
Mahkemece, işverene ait işyerinin hangi tarih itibarıyla 506 sayılı Yasa kapsamına alınması gerektiği belirlenmeli,bu kapsamda işyerinin tesciline ilişkin dosya getirilmeli ve işverence verilen işe giriş bildirgesinin Kuruma intikal tarihinin belirlenmeli, sigortalının işverene ait işyerinde işe başladığı tarihin açık ve net biçimde saptanmalı ve özellikle sigortalıya ait işe giriş bildirgesinin Kuruma intikal ettiği tarih ile iş kazası aynı tarihe rastlıyor ise, işe giriş bildirgesinin daha önce verildiğinin ispat yükünün işverene ait olacağı gözetilmelidir.
Öte yandan, hak sahibine bağlanan gelirin ilk peşin değeri konusunda çelişkili rakamlar bildirilmiş olması karşısında, oluşan çelişki giderilmeli, kabule göre de davalılar aleyhine hükmolunan alacak tutarı üzerinden nisbi karar ilam harcının tahsiline karar verilmemiş olması isabetsizdir.
Yukarıdaki bilgiler ışığı altında; kusur raporları arasındaki ve gelirin ilk peşin değerindeki çelişki giderilmeksizin ve 10. madde şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmaksızın, eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılara iadesine, 6.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.