Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/11684 E. 2014/3044 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11684
KARAR NO : 2014/3044
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

Mahkemesi : Bakırköy 6. İş Mahkemesi
Tarihi : 12.03.2013
No : 2011/247-2013/156

Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı kurum, 07.03.2000 tarihinde meydana gelen trafik iş kazasında yaralanan sigortalıya 29.349,31TL gelir bağlandığını, 1.765,33TL geçici iş göremezlik ve 7,60TL tedavi masrafı yapıldığını, masrafların 1.139,60TL’sının davalı sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce ödendiğini; bağlanan gelir ve bakiye geçici iş göremezlik ödemesi 29.982,64TL ‘nın onay ve ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi, ödenen masrafların 12.06.2000-08.09.2005 tarihleri arasında işlemiş 2.392,97TL faiz alacağı ile birlikte rücuen tahsilini talep etmiş olup; Mahkemece, davalı Erdal’ın %100 kusurlu olduğundan bahisle talep edilen toplam 32.375,61TL kurum alacağının onay ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, sigorta şirketinin poliçe limitiyle sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, Mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109’uncu maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin istemlerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı; tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zamanaşımının, sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı hüküm altına alınmıştır. Anlaşılacağı üzere maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, gelirin onay, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Dava konusu somut olayda, davalı sigorta şirketinin isteme konu edilen miktara karşı süresinde zamanaşımı definde bulunması karşısında, yöntemince araştırma ve irdeleme yapılarak zamanaşımı def’i konusunda olumlu veya olumsuz karar verilmemesi isabetsizdir.
Kabule göre de, Sigorta Şirketlerinin 2918 sayılı Kanun kapsamından poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktar kadar sorumlu olduğundan, mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması gerekir. Dosya kapsamına göre, davalı sigorta şirketinin 08.09.2005 tarihinde yapılan masrafların 1.139,60TL ‘lık kısmını kuruma ödediği hususunda uyuşmazlık bulunmaması karşısında, yaptığı ödeme ölçüsünde akdi sorumluluktan kurtulacağı gözetilmeksizin poliçe limiti ile sorumlu tutulmasına dair yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bununla birlikte, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98, 99 ve 108. maddeleri ile 03.05.1997 gün ve 22978 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Trafik Garanti Fonu Yönetmeliğinin 12, 13 ve 14. maddelerinde yazılı şekilde sigorta şirketine başvurulduğu halde gerekli ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren 8 işgünü geçtikten sonra sigorta şirketinin temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmemişse sigorta şirketinin temerrüdünden bahsedilemez. Bu durumda, faiz başlangıcı olarak dava tarihinin, icra takiplerinde ise takip tarihinin esas alınması gerekir. Somut olayda, davalı sigorta şirketinden bağlanan gelirin ve yapılan masrafların yöntemince talep edilip edilmediği, yapılan masrafların bir kısmının başvuru tarihinden itibaren yasal süresinde davalı sigorta şirketi tarafından ödenip ödenmediği irdelenerek, faiz alacağından sorumluluğunun belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde onay ve ödeme tarihinden itibaren faize karar verilmiş olması, giderek isteme konu edilen 2.392,97TL’nın işlemiş faiz alacağı olduğu gözetilmeksizin kurum alacağına dahil edilerek mükerrer faiz işletilmek suretiyle davalılardan tahsiline karar verilmesi,
Davalı Sigorta Şirketinin, zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında Kurumun rücu alacağından sorumluluğunun; poliçede yazılı sorumluluk limiti ile sınırlı olmasına, bu bağlamda harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden yükümlülüğünün de poliçe limitiyle orantılı bulunmasına karşın, aksinin kabulü ile davalı sigorta şirketinin poliçe limitini aşar biçimde yargılama giderlerinden sorumluluğuna hükmedilmiş olması, isabetsizdir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.