YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11216
KARAR NO : 2014/4062
KARAR TARİHİ : 28.02.2014
Mahkemesi : Keçiborlu Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 07.02.2013
No : 2010/103-2013/18
Davacı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. A.. A..
Davalılar : 1-A.. A.. adına Av. M.. K..
2-A.. A.. adına Av. B.. K..
3-S.. A.. adına Av. B.. P..
4-A.. E..
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ile davalılardan S.. A.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 26/2’nci maddesi üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre iş kazası veya meslek hastalığı üçüncü bir kişinin kastı veya kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalı veya hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunların çalışanlarına rücu edilebilir.
Üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, ancak kusurlu ya da kasıtlı bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumludur. Maddede geçen “çalıştıranlara” ibaresi, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan üçüncü kişinin işverenlerini ifade etmekte olup; söz konusu işverenlerin sorumluluğu için, iş kazası veya meslek hastalığının oluşmasında kusurunun bulunduğunun saptanması gerekir. İstihdam edenlerin sorumluluğunu düzenleyen 818 sayılı Mülga Borçlar Kanununun 55’inci (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 66) maddesinde, işverenin sorumlu olması için kusurlu olması şartı aranmamış iken, 506 sayılı Kanunun anılan maddesinde, üçüncü kişinin işvereninin sorumluluğu kusur esasına dayanması karşısında; üçüncü kişinin işvereni hakkında, Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca kusursuz sorumluluk hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Burada hangi hareketin kusur sayılacağına ilişkin 506 sayılı Kanunun 26/1’inci maddesine paralel bir açıklama yapılmadığından, kusur olgusunun 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunun 41 ve devamı (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49 ve devamı) maddeleri uyarınca belirlenmesi gerektiğinin kabulü gerekir.
Somut olayda; davalılardan S.. H..nın sigortalıları olan İ.. ve A.. şehir dışında iş görüşmesi yaptıktan sonra A..’un sevk ve idaresindeki araçla Afyonkarahisar’a dönerlerken rampa yolda M..’e ait kamyona arkadan çarpmak suretiyle trafik kazasının meydana geldiği kaza sonucu İdris’in vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece davalı A.. olayda %100 kusurlu kabul edilerek ve davalı S.. A.. ise A..’un istihdam edeni olarak kusursuz sorumlu olduğundan bahisle davalıların müşterek müteselsilen sorumluluğuna karar verilmiştir.
Yukarıda yapılan usuli ve hukuki açıklamalar ışığında , davalı S..H..A.Ş yönünden istihdam eden olarak “kusursuz sorumluluk” ilkesinin dava konusu olayda söz konusu olmadığından bu davalı hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı S..H.. AŞ. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı S.. A..’ne iadesine, 28.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.