Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/11138 E. 2014/3232 K. 19.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11138
KARAR NO : 2014/3232
KARAR TARİHİ : 19.02.2014

Mahkemesi : İstanbul Anadolu 16. İş Mahkemesi
Tarihi : 26.03.2013
No : 2013/148-2013/98

Dava, vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan ödemeler sebebiyle oluşan Kurum zararının tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Kurum tarafından hak sahibine , 1479 sayılı Kanunun 82. maddesi gereğince 506 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca gerçekleşen iş kazası sonucu aylık bağlandığı belirtilmiş ise de, 27.4.2010 tarihinde gerçekleşen kaza hakkında anılan Kanunların değil, 5510 sayılı Kanunun yürürlükte bulunduğunda tereddüt yoktur.
5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde iş kazası “a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c)Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e)Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay olarak tanımlanmıştır.
Somut olayda, Bağ-Kur sigortalısı, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Çamlıca otoyol geçiş gişelerinde, otoyolu çaprazlama yaya olarak geçmek isterken, davalının kullandığı servis otobüsünün çarpması sonucu vefat etmiştir.Sigortalının kaza geçirdiği yerde bulunma zamanı ve sebebi, ilgili ceza mahkemesi kararı,sigorta sicil dosyası, ölüm geliri ve ölüm aylığı tahsis dosyaları, sigortalılığına esas faaliyeti, varsa tanık beyanı ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek olayın oluş şekli, giderek iş kazası olup olmadığı 13. madde kapsamında belirlenmelidir.
Çözümlenmesi gereken ilk sorun, kazanın bir trafik kazası mı yoksa trafik-iş kazası mı olduğudur. Zira kaza bir trafik-iş kazası ise davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanunun ” İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI İLE HASTALIK BAKIMINDAN İŞVERENİN VE ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN SORUMLULUĞU” başlıklı 21. maddesinin 4. fıkrası olup, anılan düzenlemede, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir.
Kazanın, yukarıda belirtilen 13. madde kapsamında yer almaması durumunda, davanın yasal dayanağı, yine 5510 sayılı Kanunun ” UZUN VADELİ SİGORTA KOLLARI BAKIMINDAN ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN SORUMLULUĞU” başlıklı 39. maddesi olup, üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilecektir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmede, sorumluluğun doğması için aranan kast unsuru özellikle gözetilmeli ve irdelenmelidir.
Mahkemece, kazanın trafik iş kazası niteliğinde olup olmadığı, hak sahiplerine uzun vadeli sigorta kollarından ölüm aylığı ile birlikte iş kazası ölüm geliri bağlanıp bağlanmadığı araştırılmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de; red nedeniyle avukatlık ücreti belirlenirken ıslah ile artırım miktarı gözetilmeksizin vekalet ücreti tayini isabetsizdir.
O hâlde, davacı ve davalı avukatlarının bu yönlerini amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 19.02.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.