YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11121
KARAR NO : 2014/4339
KARAR TARİHİ : 03.03.2014
Mahkemesi : Mazıdağı Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 20.03.2013
No : 2012/81-2013/90
Dava, yersiz olarak yapılan ödemelerin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, sakatlık indirimine dayalı olarak 506 sayılı Kanunun 60/C-b uyarınca sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığının (sakatlık oranının saptanmasına ilişkin çalışma gücü kaybı oranının %20’ye inmiş olduğunun tespiti üzerine) başlangıçtan itibaren iptali nedeni ile davalı sigortalıya yapılan yersiz ödemelerin iadesine yöneliktir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, Maliye Bakanlığınca Vergi Usul Kanununun 31. maddesinde öngörülen yönteme göre belirlenen 15.04.1998 tarihinden itibaren %42 oranındaki sakatlığı nedeniyle, vergi indiriminden yararlanma hakkı tanınmış olan sigortalıya 506 sayılı Yasanın 60/C-b maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlandığı, ancak, dayanak alınan raporun gerçeği yansıtmadığı iddiasıyla Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulan davalı için düzenlenen Diyarbakır Bölge Hastanesi Sağlık Kurulundan alınan 03.10.2002 tarihli rapor ve Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Merkez Sağlık Kurulunca düzenlenen rapordan sonra çalışma gücünün %20 olduğunun görülmesi üzerine, Kurumca, yersiz ödenen 15.04.1998–20.02.2003 tarihleri arasındaki yersiz ödendiği iddia edilen aylığın tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın aylık bağlandığı tarihte yürürlükte olan şekli ile, 60/C-b maddesi, “sakatlığı nedeniyle gelir vergisi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış olan sigortalıların yaşları ne olursa olsun en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanacaklarını” öngörmekte olup, bu koşulların başında ise öncelikle ve özellikle “sakatlığı nedeniyle gelir vergisi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış olmak” hususunun saptanması önem arzetmektedir. Anılan hususun saptanması işi ise, 199 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 3239 sayılı Kanunla değişik 31/2 maddesine göre, sakatlık indiriminden yararlanmak için yetkili hastanelerin sağlık kurullarından alınan raporla Maliye Bakanlığı bünyesindeki “Merkez Sağlık Kurulu” tarafından değerlendirilerek iş gücü kaybı oranları ve buna göre sakatlık dereceleri belirlenmekte ve bu belirlemeye dayalı olarak da ilgili şahsın vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanıp kazanmadığına, yine, idarece karar verilmektedir.
1-Eldeki davada davalının hakkında Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Merkez Sağlık Kurulunca düzenlenen rapor ve sonrasında alınan karara karşı idari dava açıp açmadığı ve sonucunun ne olduğu belirlenmelidir.
2-Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davalıya bağlanan aylıktan sonra yönetmelik değişikliği sonucunda değişen oranlar nedeniyle aylığının kesilmesinin uygun olmadığı, aslen hastalığın aynı kaldığı, bu nedenle aylığın geri istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de verilen kararın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece; öncelikle tahsis tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 506 Sayılı Yasanın 53. Ve 109’uncu maddeleri gözetilerek, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan, itiraz halinde ise Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılarak davalının sakatlık sebebiyle vergi indiriminden yararlandırma kararına dayanak alınan Devlet Hastanesinin 28.11.1997 tarihli raporda yer alan davalının %42’lik iş gücü kaybını gerektiren bulguların başlangıçta var olup olmadığı, (diğer bir deyişle anılan raporun gerçek dışı düzenlenmiş olup olmadığı) konusunun üzerinde durularak, yöntemince araştırılıp irdelenmek suretiyle açıklığa kavuşturulması, ikinci olarak, bu ilk raporda yer alan bulguların o tarih itibariyle mevcudiyeti halinde, bu bulguların sonradan vaki tedavi ile iyileşme gösterip gösteremeyeceği, iyileşme gösterebilecek olguya sahip ise, o takdirde, sonradan alınan raporlarda yer alan bulgular ve işgöremezlik dereceleri de irdelenmek suretiyle sakatlık nedeniyle bağlanan aylığın kesildiği tarih itibariyle tıbbi durumun belirlenerek, saptanacak bulguların davalının sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlandırıldığı ilk tarih itibariyle ve kazanılmış hakların korunması ilkesinden hareketle o tarihte yürürlükte bulunan, diğer bir anlatımla 18.03.1981 tarih ve 8/2620 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla belirlenen ”sakatlık indiriminden yararlanacak hizmet erbabının sakatlık derecesinin tesbit şekli ile uygulaması hakkındaki yönetmelik” hükümlerine göre değerlendirmeye alınarak anılan yönetmeliğin değişik 3. maddesine göre çalışma oranı kaybı ve sakatlık derecesinin belirlenmesi gereklidir. Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan verilecek rapor ile Adlî Tıp Kurumu’ndan alınacak rapor arasında çelişki mevcut olması halinde, Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmalıdır.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.