Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/11056 E. 2014/5532 K. 11.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11056
KARAR NO : 2014/5532
KARAR TARİHİ : 11.03.2014

Mahkemesi : Erciş Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 19.03.2013
No : 2011/611-2013/309

Davacı, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresinin belirlenmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Davacı vekilinin temyiz istemleri yönünden; dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre yerinde olmadığından temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 – Davalı Kurum vekilinin temyiz istemleri yönünden; .
25.08.2011 tarihinde açılan eldeki davada, 15.10.1965 doğumlu davacının, 26.05.1987 tarihinde minibüsçülük mesleğinden başlayan vergi kaydına istinaden re’sen tescille 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur zorunlu sigortalılığı başladığı ve dava tarihine kadar devam ettiği, davacının 26.05.1987 tarihinden öncesine ilişkin vergi kaydının bulunmadığı, davacının 24.04.1991 tarihinden itibaren Van Esnaf ve Sanatkarlar Memurluğunda sicil kaydının bulunduğu, E. Şoförler ve Otomobilciler odasında 01.10.1984 tarihinden devam eden oda kaydı bulunduğu, davacı asilin yargılama aşamasında alınan beyanında, … plakalı araçta şoför olarak ehliyeti olmadan çalıştığını, daha sonra da … plakalı aracı aldığını ve bu aracı aldıktan sonra oda kaydının başladığını, daha sonra da 1987 model … plakalı aracı satın aldığını, 1985 yılında askere gittiğini 1987 yılında akserden döndüğünü beyan ettiği, davacının babası olan İ. A.’nın, 12.04.1977 – 28.12.1984 tarihleri arasında ticari taksi faaliyetinden, 02.10.1984 – 01.08.1990 tarihleri arasında minibüsçülük faaliyetinden dolayı vergi mükellefiyeti bulunduğu, davacının 01.05.1985 – 31.08.1985 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalılığının bulunduğu, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından; davacının, 1984 yılından itibaren minibüsçülük yaptığını, ancak, babasına ait minibüste davacının kendi nam ve hesabına bir çalışma olup olmadığı konusunda, açık ve net beyanları olmadığı; mahkemece, 3165 sayılı Yasa dikkate alınarak, davacının, 01.01.1984 – 22.03.1985 tarihleri arasındaki sigortalılık tespiti isteminin reddine, davacının 22.03.1985 – 26.05.1987 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının tespitine, davacının 26.05.1987 – 25.08.2011 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının tespitine dair kısmen kabul hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, kabule konu 22.03.1985 – 26.05.1987 tarihleri arasındaki dönem yönünden askerlik dönemi, ehliyet bilgileri, davacının kendi nam ve hesabına çalışması bulunup bulunmadığı, 506 sayılı Yasaya tabi çalışmaları araştırılıp, irdelenmeden, 26.05.1987 – 25.08.2011 tarihleri arasındaki kabul dönemi yönünden ise kurum tarafından çıkartılan bir uyuşmazlığın olmadığı gözetilmeden, hüküm kurulması, eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 üncü ve 25 inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, Kanunun 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 24 üncü maddenin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında; diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; esnaf ve sanatkârlar, tüccar, sanayici ve borsa ajan ve acenteleri, mimar ve mühendisler, sigorta prodüktörleri ve eksperleri, eczacılar, tabipler, veterinerler, gümrük komisyoncuları gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar ile kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunanların sigortalı sayılacağı belirtilmiş; anılan madde 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilerek kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunanlar kapsamdan çıkarılıp yerine esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar sigortalı olarak kabul edilmiştir.
Yukarıdaki bilgiler ışığı altında;
26.05.1987 – 25.08.2011 tarihleri arasındaki dönem yönünden kurum tarafından çıkartılan bir uyuşmazlık bulunmadığından anılan dönem yönünden dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözetilmeden hüküm kurulmuştur.
22.03.1985 – 26.05.1987 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise; 1479 Sayılı Yasanın 24. maddesi hükmüne göre, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olmak, Esnaf ve Sanatkâr Sicili ve ya kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunmak, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın karinelerini oluşturmakla birlikte, zorunlu sigortalılık için, ön koşul, başka sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalmak kaydıyla herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesidir. Dolayısıyla anılan dönemde, davacının oda kaydı bulunmakla birlikte, davacının ehliyet bilgileri, askerlik dönemi, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaları yeniden ve usulünce araştırılıp, irdelendikten sonra davacının kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmanın olup olmadığı kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde tespit edilmeli, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.