YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10641
KARAR NO : 2014/3050
KARAR TARİHİ : 18.02.2014
Mahkemesi : İstanbul 10. İş Mahkemesi
Tarihi : 12.02.2013
No : 2011/446-2013/41
Dava. rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 25.11.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelirler ve yapılan ödemelerden oluşan Kurum zararının rücuen tazminini talep etmiş olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunudur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan, ceza davasında kusurlu bulunarak mahkum olanlara, zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesinde az da olsa bir miktar kusur verilmesi zorunludur.
Bununla birlikte 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesinde, “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Eldeki davada; Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda davalılardan R.. Y..’nin sorumluluğu hakkında bir bilgi olmadığı için değerlendirme yapılamadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, bina güçlendirme ve restorasyon işinde davalı Rıfat’ın görev ve yetkisinin kapsamı hususunda, tüm deliller toplanıp, ceza dosyasıyla birlikte değerlendirilmek suretiyle tereddüt ve çelişki giderilerek, olayın oluşuna göre sorumluluğun tartışıldığı, iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınacak kusur raporu ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.