YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10057
KARAR NO : 2014/4051
KARAR TARİHİ : 28.02.2014
Mahkemesi : Kırklareli İş Mahkemesi
Tarihi : 21.03.2013
No : 2012/52-2013/40
Davacı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. T.. P..
Davalı : Y.. D.. adına Av. S..D..
Asıl dava, itirazın iptali birleşen dava ise Bağ-Kur primlerinin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava konusu somut olayda; asıl dava, davalıya 01.07.2008 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetleri göz önüne alınarak yaşlılık aylığının bağlandığı, ayrıca yine davalıya 01.08.2008 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetleri göz önüne alınarak yaşlılık aylığı bağlandığı, durumun Kurum tarafından fark edilmesi üzerine Bağ-Kur’dan bağlanan yaşlılık aylığı iptal edilerek yersiz ödenen 29.872,73 TL’nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup; birleşen davada ise davalı ödemiş olduğu Bağ-Kur primlerinin iadesini istemiş; mahkemece davalının ödemiş olduğu primlerin iadesine karar verilerek ve ödenmiş primler hesaplanarak davacı Kurumun alacağından mahsup edilmek suretiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Davaya konu istemle ilgili olarak vurgulamalıdır ki, 1479 sayılı Kanunda sigorta primlerinin toptan geri ödenmesi iki durum ve sigorta kolu için öngörülmüştür. Kanunun “Yaşlılık Sigortasından Toptan Ödeme ve Hizmet İhyası” başlığını taşıyan 39’uncu maddesinde, sigortalı olarak çalıştığı işten ayrılan, malûllük veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamayan kadın ise 60, erkek ise 62 yaşını doldurmuş bulunan sigortalılara, ödedikleri primlerin, yazılı istekleri üzerine toptan ödeme şeklinde geri verileceği, “Ölüm Sigortasından Toptan Ödeme” başlıklı 44’üncü maddesinde de, ölen sigortalının hak sahibi kimselerinden hiç biri bu Kanuna göre ölüm sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanamadıkları takdirde, sigortalının ödediği primlerin, hak sahiplerine toptan ödeme şeklinde geri verileceği hüküm altına alınmış olup, anılan yöndeki her iki düzenleme 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Yaşlılık Toptan Ödemesi ve İhya” başlığını taşıyan 31 ve “Ölüme Bağlı Toptan Ödeme ve İhya” başlıklı 36’ncı maddesinde de korunmuş olmakla, inceleme konusu davada davalı yönünden söz konusu hükümlerin uygulama koşullarının gerçekleşmediği belirgindir.
Diğer taraftan; 506 sayılı Yasanın 84’üncü ve 1479 sayılı Kanunun 55’inci maddesinde, yanlış ve yersiz olarak alındığı anlaşılan primlerin, alındığı tarihten itibaren 10 yıl geçmemiş ise sigortalıya geri verileceği bildirilmiş, 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren, “Prim Borçlarına Halef Olma, Gecikme Cezası ve Gecikme Zammı İle İadesi Gereken Primler” başlıklı 89’uncu maddesinde kısmen benzer nitelikte düzenleme yapılarak, yanlış veya yersiz alınmış olduğu saptanan primlerin, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, payları oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine yasal faizi ile birlikte geri verileceği hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular ve özellikle davacının yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunurken 2829 sayılı Yasadan faydalanma talebinin bulunmadığı göz önünde bulundurularak asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.