Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/10048 E. 2014/4392 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10048
KARAR NO : 2014/4392
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

Mahkemesi :Terme 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 31.01.2013
No : 2010/370-2013/44

Dava, Kurumca açılan dava yönünden hak sahibine ödenen ölüm aylıklarının yasal faiziyle birlikte geri alınması istemine, hak sahibi tarafından açılan dava yönünden ise kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanması ve yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar nedeniyle tahakkuk ettirilen borcun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, Kurumun açtığı istirdat davasının reddine, hak sahibinin açtığı kurum işleminin iptali davasının ise kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı-karşı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 1996 yılında kesinleşen davalı-karşı davacıya, babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca kesildiği anlaşılmaktadır. 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, hükmün Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvurunun, Anayasa Mahkemesi’nin 15.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.04.2011 gün ve 2009/86 Esas – 2011/70 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, dolayısıyla iptal edilmeyen fıkranın yürürlükte olduğu belirgindir.
Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa’nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davalı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı ve özellikle dosya arasına alınan davalı-karşı davacının 2007 yılında TÜİK tarafından tespit edilen adresi bildirilmesine rağmen boşandığı eşinin bu tarihte tespit edilen adresinin bildirilmediği dikkate alınarak bu adresin tespit edilmesi, davalı-karşı davacının Fenk Mahallesi F. Cad No: … T. adresinde boşandığı eşiyle birlikte yaşadığına ve özellikle davalı-karşı davacının boşandığı eşinin, eski kayınpederi(davalı-karşı davacının babası) M. A. ait F. Mahallesi F.Caddesi No: … T. adresinde İ. Gıda isimli işyerini işlettiğine ilişkin tutanaklar gözönüne alınarak F. Mahallesinde geniş kapsamlı dava konusu döneme ilişkin olarak Emniyet Müdürlüğü araştırması yapılmalı, 2008 yılından itibaren görev yapan anılan mahalle muhtar ve azalarının istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davalı-karşı davacının ve boşandığı eşinin talep konusu dönemde verdikleri medula sisteminde kayıtlarda görülen adreslerinin de ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, tedbir ve iştirak nafakasının nasıl ödendiği ile davalı-karşı davacının boşandığı eşinin çocukları ile şahsi ilişki tesisini nasıl gerçekleştirdiğinin aydınlatılmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde davacı-karşı davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.