Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2012/6276 E. 2013/22510 K. 28.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6276
KARAR NO : 2013/22510
KARAR TARİHİ : 28.11.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 2005 yılının Kasım ayında düzenlenen giriş bildirgesinde belirtilen 506 sayılı Kanuna tabi hizmeti dikkate alınmaksızın davalı Kurumca 1479 sayılı Kanun hükümleri kapsamında 19.12.2001 tarihi itibarıyla zorunlu sigortalılık tescili gerçekleştirilen, 09.05.2006 günü yeniden yapılandırma isteminde bulunması üzerine sigorta prim borçları taksitlendirilen davacının 2007 yılında Kuruma başvurup SSK prim ödeme gün sayıları gözetilerek basamağının belirlenmesi ve yapılandırma işleminin yenilenmesini istediği, sonrasında, yenilenen yapılandırma kapsamında fark prim borcunu ödemediğinden 2009 yılının Ekim ayında yapılandırma işleminin iptal edilerek 7.034,62 TL. borç çıkartıldığı anlaşılmakta olup mahkemece yapılan yargılama sonunda, 1.339,07 TL.nin ödenmesi koşuluyla yapılandırma işleminin geçerli olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 2. maddesinde, 1479 sayılı Kanuna göre, 31.03.2005 tarihine kadar tahakkuk ettiği halde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş olan prim ve sosyal güvenlik destek primi borçlarının, anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içerisinde Kuruma yazılı olarak başvurmak koşuluyla 2. ve 3. madde hükümlerine göre yeniden yapılandırılacağı belirtildikten sonra 3. maddesinde, yeniden yapılandırılan borcun tamamının veya bir kısmının taksitle ödenmek istenilmesi durumunda, taksitlendirilen toplam borca belli oranlarda taksitlendirme farkı hesaplanarak ekleneceği ve taksit süresine bölünmek suretiyle aylık taksit tutarının bulunacağı, başvurusu kabul edilip
borçları yeniden yapılandırılanların, borç türü bazında taksitlendirilmiş borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini bir takvim yılında üç defadan fazla veya taksitlendirme süresi içinde tahakkuk edecek aynı mahiyetteki carî ay borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini bir takvim yılında üç defadan fazla yerine getirmemeleri durumunda, yeniden yapılandırma hakkını kaybedecekleri ve ödedikleri tutarların Kurumun ilgili mevzuatı uyarınca borçlarına mahsup edileceği, taksit veya carî aya ilişkin ödeme yükümlülüklerinin eksik yerine getirilmiş olmasının, ödeme yükümlülüğünün ihlali sayılacağı açıklanmış, Bağ-Kur Genel Müdürlüğü’nün 30.05.2006 gün ve 2006/327 sayılı kararıyla, 3. maddenin verdiği yetki çerçevesinde, prim borçlarının yeniden yapılandırma başvuru süresi 30.06.2006 tarihine kadar uzatılmıştır.
Anılan yasal düzenleme ışığında yapılan değerlendirmede, Kurumca giriş bildirgesinde yazılı olmasına karşın 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılık olgusu değerlendirilmeksizin basamağın belirlenmesi, yasal süresinde gerçekleştirilen başvuru üzerine sigorta prim borcunun hatalı tescil bilgilerine dayanılarak yeniden yapılandırılmış olması, davacı tarafından SSK hizmetine göre basamağın belirlenip taksitlendirilmiş borcun yeniden hesaplanması isteminin yöneltilmiş bulunması, Kurumca gerekli düzeltme ve hesaplama yapılmasına karşın tesis edilen işlemden ve oluşan sigorta prim borcundan davacının bilgilendirilmemesi dikkate alındığında yeniden yapılandırma işleminin geçerliliğini koruduğu belirgindir. Bu bakımdan, 5458 sayılı Kanun hükümleri kapsamında fark sigorta prim borcu yöntemince hesaplanarak ödemesi için davacıya uygun süre tanındıktan sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.