Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2012/5555 E. 2012/4869 K. 15.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5555
KARAR NO : 2012/4869
KARAR TARİHİ : 15.03.2012

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 1479 sayılı Kanun hükümlerine göre dava tarihinden itibaren malûllük aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı … Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 20.04.1982 – 31.12.1982 döneminde ve 07.04.1992 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalı olan davacıya malûllük aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine ilişkin davada mahkemece yapılan ilk yargılama sonunda verilen kararın, Dairemizin 23.02.2006 gün ve 11625/1721 sayılı ilamı ile bozulduğu, anılan ilama uyulduktan sonra yapılan yargılama aşamasında…..(3.) … tarafından 03.03.2011 günü düzenlenen raporda davacının meslekte kazanma gücünü %67 oranında kaybetmiş olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı Kanunun “Malûllük” başlığını taşıyan 28’inci maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği saptanan sigortalının malûl sayılacağı belirtilmiş, “Malûllük aylığından yararlanma şartları” başlıklı 29’uncu maddesinde ise, malûllük aylığından yararlanabilmek için bu Kanunun 28’inci maddesine göre malûl sayılmak, en az beş tam yıl sigorta primi ödemiş olmak, yazılı istekte bulunmak ve istek tarihi itibarıyla prim ve her türlü borçlarını ödemiş olmak gerektiği bildirilmiştir. Diğer taraftan; anılan Kanunun ek 19’uncu maddesinde, bu Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi durumunda daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığının durdurulacağı, prim borcunun ait olduğu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği, ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği açıklanmış, geçici 26’ncı maddesinde de, bu Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 31.03.2005 günü itibarıyla beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar veya hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma isteminde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulunmalarına karşın yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19’uncu madde hükmünün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
İnceleme konusu davada, Dairemizin bozma ilamına uyulmuş ve davacının malûllük olgusu kanıtlanmış olmasına karşın, 29’uncu maddede öngörülen diğer aylık bağlama koşulları yönünden gerekli irdelemenin yapılmadığı, dolayısıyla bozma ilamı gereklerinin tümüyle yerine getirilmediği belirgindir. Bu bakımdan; yöntemince inceleme ve araştırma yapılmalı, özellikle ve bu yönde istemde bulunulduğu takdirde ek 19 ve geçici 26’ncı madde hükümleri kapsamında davacının durumu değerlendirmeye tabi tutularak böylelikle ve sonuç olarak geçerli sigortalılık süresi ile prim borcunun var olup olmadığı açıklıkla belirlenmeli, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcunun saptanmasında dava tarihi ile sınırlama yapılmaksızın yargılama aşaması süreci de hesaplamaya dahil edilmeli, prim borcunun varlığı durumunda,…ve usul ekonomisi ilkeleri dikkate alınarak ödenmesi için davacı tarafa uygun süre tanınmalı, toplanan tüm kanıtlarla elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.