Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2012/5111 E. 2012/4996 K. 15.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5111
KARAR NO : 2012/4996
KARAR TARİHİ : 15.03.2012

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği biçimde isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, davalı tarafından kasten öldürülen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ve yapılan cenaze yardımının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, Kurumun rücu alacağından ceza mahkumiyetindeki haksız tahrik indirim oranının % 50 olduğundan bahisle, yarı oranında indirim yapılması gerektiğine karar verilmiştir.
Davalı hakkında … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 16.01.2008 tarih …sayılı kararı ile TCK’nun 81. maddesi uyarınca verilen müebbet hapis cezasının haksız tahrik nedeniyle, aynı Yasa’nın 29. maddesi uyarınca, 18 yıl hapse indirildiği anlaşılmaktadır.
5237 sayılı Kanun’un 29’uncu maddesi haksız tahrik indirimini düzenlemiş olup; “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” hükmünü içermektedir. Davalının mahkûmiyetine ilişkin …. 1. Ağır Ceza Mahkemesinin anılan kararında; davalının kasten adam öldürme eyleminin cezası müebbet hapis iken, sigortalıdan kaynaklanan haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin hafif düzeyde olduğu kabulü ile cezası asgari miktarda indirilerek 18 yıl hapis cezası olarak belirlenmiştir.
Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine (davasına) etkisi 818 sayılı Borçlar Kanununun 53. maddesinde düzenlenmiş olup, Hukuk Hâkimi, Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Ne var ki, Hukuk Hâkiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek, öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş İçtihatlarında, Ceza Hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile, Hukuk Hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan Ceza Mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun Hukuk Mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (… gün ve… sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından Ceza Hâkiminin Hukuk Hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. Ceza Mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki Hukuk Mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır.
Dava konusu somut olayda, adiyen dövülmenin verdiği haksız tahrik altında davalının sigortalıyı öldürdüğü ve 1/4 tahrik indirimi yapıldığı sabit olmasına göre, yazılı şekilde 1/2 idirim yapılması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının silinerek, yerine, ” Davanın kısmen kabulüne, 1-)5.885,39 TL gelirin onay tarihinden itibaren, 125,91 TL cenaze gideri ödemesinin ödeme tarihlerinden itibaren, yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-)Harçlar Kanununa göre hesaplanan 354,65 TL ‘nin davalıdan tahsiline, 3-)… göre hesaplanan 721,35 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-)Bu dava nedeniyle yapılan 34 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ” yazılmasına ve kararın bu biçimiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

ÜÇ.