Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2012/24545 E. 2014/2191 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/24545
KARAR NO : 2014/2191
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

Mahkemesi : Kütahya İş Mahkemesi
Tarihi : 15.11.2012
No : 2012/244-2012/747

Yersiz tahsil edilen primlerin yasal faiziyle tahsili davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.02.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına gelen olmadı. Karşı taraf adına Av. S.. Y.. geldi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi . tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, P.. T.. Kaynaklar Değ. Tur. AŞ’nin prim borçları şahsi kefalet veren davacı, şirket adına fazla ödemede bulunduğu ve borçlu olmadığının tespiti talebiyle Kütahya İş Mahkemesi 2008/39 Esas sayılı davayı açtığını, ilgili davada, şahsi kefaletten dolayı kuruma borcu olmadığı ve 84.932,23 TL fazla ödemesinin olduğunun tespitine karar verildiğini, karar gereğince usulsüz ve yersiz tahsil edilen primin yasal faiz oranından az olmamak üzere 30/04/2004 tarihi olan tahsil tarihinden ödeme tarihine kadar geçen dönem için işleyecek olan 6183 sayılı yasada cari gecikme zammı oranı ile işleyecek faizi ile tahsilini talep etmiş olup, Mahkemece; bu paranın S-31 icra takip kartında 5752.043 sicil sayılı dosyada işlem gören Ö.. K.. Sanayi A.Ş.’nin imzaya yetkili müdürü olması dolayısıyla davacının ödenmeyen toplam borç 739.273,74 TL’den sorumlu olduğu ve fazla ödemenin bu borçtan mahsup edildiği, kurum işleminin yerinde olduğu gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiştir.
6183 Sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Bu bağlamda borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının “ödeme emri” nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır.
Somut olayda da; dava dışı Ö..K.. Sanayi A.Ş.’nin prim borçları nedeniyle mahsup işlemlerinin yapıldığı 2003/10125, 10126, 10800, 10008 sayılı takip dosyalarında davacıya ödeme emri tebliğ edilip edilmediği, şirketin borçları nedeniyle davacı hakkında kesinleşen bir icra takibinin bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuştur.
6183 sayılı Kanunun 47. Maddesinde yer alan “Amme alacağına karşılık rızaen yapılan ödemeler sırasıyle; ödeme süresi başlamış henüz vadesi geçmemiş, içinde bulunulan takvim yılı sonunda zaman aşımına uğrayacak, aynı tarihten zaman aşımına uğrayacak alacaklarda herbirine orantılı olarak, vadesi önce gelen ve teminatsız veya az teminatlı olana mahsup edilir. Ödemenin, alacak aslı ile fer’ilerinin, tamamını karşılamaması halinde mahsup alacağın asıl ve fer’ilerine orantılı olarak yapılır.
Amme alacağına karşılık cebren tahsil olunan paralar, önce parayı tahsil eden dairenin, artarsa aynı amme idaresinin takibe iştirak etmiş olan diğer alacaklı tahsil dairelerinin takip konusu alacak aslı ve fer’ilerine orantılı olarak mahsup edilir.” Düzenlemesi öngörülmüştür.
Mahkemece; dava dışı Ö.. K.. Sanayi A.Ş.’nin prim borçları nedeniyle diğer takip dosyaları da gözetilerek davacı hakkında kesinleşen icra takibinin bulunup bulunmadığı araştırılarak, kesinleşmiş icra takiplerinin bulunması halinde, anılan Kanunun konu ile ilgili 47. Maddesindeki düzenleme ile davacı tarafından fazla ödendiği tespit edilen ve mahsuba konu olan alacak miktarına, mahsup tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gereği gözetilerek, mahsup sonucu iadesi gereken miktar olup olmadığı belirlenerek ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı V.. Ö.. bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.