Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2012/17009 E. 2013/20950 K. 12.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/17009
KARAR NO : 2013/20950
KARAR TARİHİ : 12.11.2013

Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 24.08.2009 tarihli kazada vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli aylıkların tahsili istemine ilişkin olup, Kurum tarafından hak sahibine, 1479 sayılı Kanunun 82. maddesi gereğince, 506 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca gerçekleşen iş kazası sonucu aylık bağlandığı belirtilmiş ise de, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanun hükümleridir.
5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde iş kazası,
“a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c)Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) Bu Kanunun 4üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e)Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay olarak tanımlanmıştır.
Dava konusu olayda çözülmesi gereken husus, sigortalının ölümüne neden olan olayın bir iş kazası olup olmadığı, buna bağlı olarak söz konusu uyuşmazlıkta uygulanacak olan yasa hükmünün belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Zira kaza, bir iş kazası ise, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun ” İş Kazası Ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin Ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesinin 4. fıkrası olup, anılan düzenlemede, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği
belirtilmiştir. Anılan fıkra hükmüne göre; üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Rücu edilecek miktar ise; sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin tümünün, bağlanacak gelirlerin ise başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının kusur karşılığından oluşmaktadır.
Kazanın, iş kazası olmaması durumunda ise, davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanunun “Uzun Vadeli Sigorta Kolları Bakımından Üçüncü Kişinin Sorumluluğu” başlıklı 39. maddesi olup, anılan maddenin birici fıkrasında; Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edileceği belirtilmiştir. Bu fıkra kapsamında rücu edilecek kişilerin sorumlulukları sadece üçüncü kişinin kasti fiili ile sınırlandırılmıştır. Rücu edilecek miktar ise ilk peşin sermaye değerli gelirin yarısıdır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, sigortalının, davalı …’a ait bina inşaatında çatı malzemelerinin yukarıya çıkarılması sırasında iskele ile birlikte çatıdan düşmesi sonucu vefat ettiği anlaşılmakta olup, sigortalının sigortalılığına esas faaliyetinin ne olduğu anlaşılamamaktadır. Mahkemece; sigortalının Kurum nezdindeki şahsi sicil dosyası da getirtilerek, sigortalılığına esas faaliyeti, varsa tanık beyanı ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek olayın oluş şekli, giderek iş kazası olup olmadığı yukarıda belirtilen 13. madde kapsamında belirlendikten ve davanın yasal dayanağı tespit edildikten sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
Öte yandan, davacı Kurum zararının, rücuan tazminine yönelik davanın yargılaması sonucunda karar verilirken; istem ve kanun gereği olan teselsül hükümlerinin göz ardı edilmesi sonucu, yazılı şekilde her bir davalı yönünden sorumlu olunan miktar belirlenerek hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf avukatlarının bu yönlerini amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan …’a iadesine, 12.11.2013 gününde oy birliğiyle karar verildi.