Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2012/16359 E. 2013/17941 K. 01.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/16359
KARAR NO : 2013/17941
KARAR TARİHİ : 01.10.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalıya ait inşaat işyerinde, 01.12.2006-30.06.2007 tarihleri arasında 1.500,00TL ücret karşılığında çalıştığının tespitini talep etmiş olup; davacının çalışmasının istisna akdine dayandığı sonucuna varılarak, davanın reddine karar verilmiş ise de, Mahkemenin kararı eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır. Bu tür sigortalı saptanmasına ilişkin davaların kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu bulunduğu açıktır.
506 sayılı Kanunun 2. maddesi hükmüne göre; bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan kimse anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılır. Bir başka anlatımla, sigortalı ile işveren arasındaki iş ilişkisinin hizmet akdine dayanması gerekir. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a bendi aynı yönde düzenleme içermekte olup, gerek, anılan her iki Kanunda ve gerekse İş Kanununda hizmet akdi tanımlanmamıştır. Borçlar Kanununun 313. maddesinde ise, hizmet akdinin tanımı yapılmış olup, madde hükmüne göre; “hizmet akdi, bir mukaveledir ki, onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder.” bu tanıma göre hizmet akdinin unsurları ücret, zaman ve bağımlılıktır.
Ancak, 506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanunun sistematiği dikkate alındığında, “ücretin” sigortalı sayılmanın koşulu olmadığı, sigortalı olmanın belirleyici özelliklerinin “zaman” ve “bağımlılık” unsurları olduğudur. Bu çerçevede, belirli, ya da, belirsiz bir sürede iş gücünü sunan kimse (=sigortalı) ile, bunu kabul eden kimse, ya da, kimseler arasındaki iş ilişkisini hizmet akdi olarak tanımlamak
mümkündür. Bağımlılık unsurunun varlığı için de, işverenin her an ve durumda çalışanı denetleme ve isteğine göre sigortalıya iş edimini yaptırma gücünün varlığı şarttır.
Borçlar Kanununun 355. maddesinde tanımlanan istisna akdi ile karıştırılabilmekte, ikisinin ayırt edilebilmesi bazı durumlarda güçleşmektedir. Çalışan, iş gücünü belirli veya belirsiz bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı, bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir. Hizmet akdinde ise; çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, faaliyetin meydana gelmesinin sonucu için değil, bizzat yapılan faaliyetin karşılığı olarak ödenmektedir.
Yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda somut olayda, davacının, davalı şirket adına tescilli işyerinden 12.04.2007-13.04.2007 tarihleri arasında 2 gün hizmet bildiriminin bulunması, dosyaya ibrazlanan belirli süreli iş sözleşmesi, ibraname, iş aktinin fesih bildirimi, imzalı ücret ödeme bordrosunun taraflar arasındaki hukuki ilişkinin belirlenmesine yönelik içeriklerine göre, davacının çalışmalarının fiili olarak, zaman ve bağımlılık ve ücret unsurlarını taşıdığı ve dolayısıyla hizmet akdine dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular doğrultusunda işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.