Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2012/15412 E. 2014/80 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15412
KARAR NO : 2014/80
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

Mahkemesi : Giresun 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 07.06.2012
No : 2011/595-2012/328

Davacı, 2006–2010 tarihleri arasında 5510 Sayılı Yasanın 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının b–1 bendi kapsamında sigortalı olduğunun, 6111 sayılı Yasadan faydalandırılması gerektiğinin ve bu kabul edilmezse 2006–2010 dönemlerinde fındık üretimi nedeniyle 2926 sayılı Kanun kapsamında (5510 sayılı Yasanın 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının b–4 bendi kapsamında) sigortalı olduğunun tespitini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, davacının 04.09.1985 tarihinden itibaren Kurumca 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayıldığı, fakat prim borcunun buluması nedeniyle 1479 sayılı Yasanın ek-19’uncu maddesi gereğince 30.10.1986 tarihi itibari ile sigortalılığının durdurulduğu, bu arada davacının 19.03.1987–20.07.1988 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının mevcut olduğu, 01.05.2008 tarihinden itibaren de 5510 sayılı Yasanın geçici 17’nci maddesi gereğince sigortalılığın yeniden başlatıldığı ve Kurum vekilinin cevap dilekçesi ve 25.02.2011 tarihli Kurumdan gelen yazı içeriğine göre davacının 01.11.1986–18.03.1987 tarihi ile 21.07.1988–30.04.2008 tarihleri arasındaki süreler bakımından davacının ihya hakkının bulunduğu, davacıya 08.04.2011 tarihli ihya talebine istinaden 18.04.2011 tarihli borç bildirimi yapıldığ fakat ödemenin olmadığı bildirilmiştir.
Mahkemece davacının 08.04.2011 tarihine kadar devam eden esnaf sicili kaydı nedeniyle 5510 sayılı Yasanın 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının b–1 bendi kapsamında sigortalı olduğu kabul edilmiş ise de verilen kararın eksik araştırmaya ve yanılgılı değerlendirmeye tabi olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı vekili, son celse davalı Kurumdan gelen cevabi yazı üzerine, davayı ıslah etmek için süre istemiş ise de, mahkemece bu talebin süresi geçtikten sonra iletilmesi nedeniyle reddedildiği anlaşılmakta olup, davacının Kurum cevabından sonra neyi talep ettiğinin, bu kapsamda talep konusunun ne olduğunun belirlenmesi açısından mahkemece davacının dilekçesindeki taleplerini açıklattırması veya 6100 sayılı HMK’nun 177. maddesi uyarınca; ıslah yargılamanın sona ermesine kadar her aşamada yapılabileceği gibi, sözlü veya yazılı olarakta yapılabileceği dikkate alınarak dilekçesini ıslah etttirmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Diğer taraftan işin esasının irdelenmesi bakımından da, davacının sigortalılık süreleri bakımından, davalı Kurumca 2006–2010 yılları arasında sigortalı sayılıp da prim borcu nedeniyle durdurulan ve ihyası mümkün olan süreler ile prim borcuna bağlı olmaksızın sigortalı sayılmayan sürlerin varlığı araştırılmalı, başka bir deyişle 5510 sayılı Kanunun geçici 17. maddesi kapsamında sigortalılığının durdurulup durdurulmadığı, durdurulan sigortalılık süresi varsa ne kadarının ihya edilebilir kabul edildiği Kurumdan sorulmak suretiyle belirlenmeli, dava konusu dönem bakımından prim borcu nedeniyle sigortalılığın durdurulmuş olduğunun anlaşılması halinde 6111 sayılı Yasa kapsamında ihyadan da faydalanabileceği dikkate alınmalı, sigortalılık verilmeyip de ihyası da mümkün olmayan sürelerin varlığı halinde ise davalı Kurumun 25.02.2011 tarihli cevabi yazısı ile oluşan çelişkinin giderilmesi sağlandıktan sonra, 01.10.2008 tarihinden önceki dönem bakımından 1479 sayılı Yasan 24. ve 25’inci maddeleri hükümlerine göre sigortalılığın varlığı araştırılmalı, 01.10.2008 tarihinden sonraki dönem bakımından da 5510 sayılı Yasanın geçici 22. Maddesinde yer alan “Bu Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt bendinde belirtilen anonim şirketlerin kurucu ortaklarından daha önce 1479 sayılı Kanunun 24’üncü maddesine tabi olarak sigortalı olanlardan sigortalılıklarını devam ettirmek isteyenlerin bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde yazılı talepte bulunmaları halinde sigortalılıkları aynen devam ettirilir. Bu süre içerisinde talepte bulunmayanların sigortalılıkları ise bu Kanunun yürürlük tarihi itibariyle sona erer.” hükmü çerçevesinde davacının Kuruma yazılı talepte bulunup bulunmadığı belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.