Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2012/14010 E. 2013/11757 K. 28.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14010
KARAR NO : 2013/11757
KARAR TARİHİ : 28.05.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

KARAR

Dava, 506 sayılı Yasanın 26.maddesi gereğince Kurum zararının rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalı avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekili ve davalı vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Somut olay incelendiğinde; dava, 09.02.1999 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya yapılan sosyal yardımlar ve ödmeler nedeniyle oluşan Kurum zararının rücuen tazmini istemine ilişkin olup, oluşa uygun kusur raporuna istinaden davalı işverenin % 50 kusuru oranında Kurum zararının davalıdan tazminine ilişkin mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, Mahkemece, Adli Tıp Kurumunın “12/11/2010 tarihli raporda 1972 doğ. …’un 09/02/1999 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazasına bağlı arızalarının E cetveline göre % 9.1 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağına” dair vermiş olduğu raporla yetinilerek hüküm tesis edilmesi isabetsiz bulunmuştur.
506 sayılı Kanunun 19. maddesi hükmüne göre; sürekli iş göremezlik hali sağlık kurulu raporuyla tespit olunur ve sigortalı rapor tarihinden itibaren sürekli işgöremezlik gelirine hak kazanır.
Hukuk Genel Kurulu’nun … Esas ve 2010/448 Karar sayılı ilamında benimsendiği üzere; 2659 sayılı Adli Tıp Kanununun Adli Tıp Genel Kurulunun Görevleri başlıklı 15. maddesinin “f” fıkrası; “Adli Tıp Genel Kurulu, … Adli tıp ihtisas kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar.” hükmünü amirdir.
Bu düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere, Adli Tıp Genel Kurulu çeşitli sağlık kuruluşları ile Adli Tıp İhtisas Daireleri raporları arasında çıkabilecek çelişkileri son merci olarak inceleyip kesin olarak karara bağlayacaktır. Kanunun amacı bu tür uyuşmazlıkların ilânihaye sürüp gitmesini önlemek ve bir an önce en geniş katılımlı bir kurul kararı ile uyuşmazlığı sona erdirmektir. Bunun aksinin düşünülmesi durumunda, tıp fakültesi ilgili ana bilim dalı sağlık kurulundan alınan raporun da farklı bir oran tespit etmesi ihtimalinde ortaya yeni çelişkilerin çıkacağı ve uyuşmazlığı çözümsüzlüğe iteceği kuşkusuzdur.
İş kazası nedeniyle bağlanacak iş göremezlik oranının tespitinde izlenecek usul, 5510 sayılı Yasanın 15. maddesi ile 506 sayılı Yasanın 109. maddesinde belirlenmiştir.
Ruhsal ve bedensel arızalar ile kurumca sigortalıya ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımı yapılabilmesi, yasal çerçevede bir raporun alınmış olmasına bağlıdır. Yasaca belirlenen koşullara hem kurumun hem de ilgililerin uyması zorunludur. Raporun, kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilmesi gerekir. Kurum sağlık tesislerinin hiçbirisinde sigortalıda veya hak sahibinde ortaya çıkan araz hakkında rapor verebilecek uzman, araç ve gereç yoksa ve sigortalı kurumca başka bir sağlık tesisine sevkedilmiş ise; kurum o sağlık kuruluşunun verdiği rapora itibar etmelidir. Yasaca rapor verme görevinin kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarına tevdi edilmesinin amacı, sürekli işgöremezlik, maluliyet ve erken yaşlanma hallerinin özel uzmanlığı gerektirmesi, bunların iş hekimliği gibi özel bir sosyal sigorta hekimliğini ilgilendirmesidir. Bunun yanı sıra raporların tek bir sağlık kuruluşunca verilmesini sağlamak suretiyle benzer konularda çelişkili raporlar verilmesinin önlenmesi amaçlanmıştır.
İş kazası geçiren sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi için iş göremezlik derecesinin en az % 10 kaybedilmiş olması gerekir. İş kazası geçiren sigortalıda oluşan iş göremezlik derecesi ile arızaların saptanması için gereken rapor, kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilir. İlgililer verilen raporu yerinde görmezlerse S.S. Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz edebilirler. Sosyal Sigorta Yüksek
Sağlık Kurulu, Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulanmasından kaynaklanan tıbbi uyuşmazlıkları çözümleyen en üst merciidir. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğine göre, Yüksek Sağlık Kurulu kararı kurumu bağlamaktadır. Ancak, Yüksek Sağlık Kurulu kararının kurum dışında kalan ilgilileri bağlamayacağı, ilgililerin belirtilen kurulun kararına karşı iş mahkemesine dava açabileceği, bu takdirde Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili kürsü konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde rapor alınması gerektiği, 28.06.1976 tarih, 6 Esas, 4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gereğidir.
Uygulamada Yüksek Sağlık Kurulu raporuna itiraz edildiği takdirde, bilirkişi incelemesi genellikle Adli Tıp Kurumu aracılığı ile yaptırılmakta olup, Adli Tıp Kurumu raporunun alınmasından sonra iki olasılık ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, Adli Tıp Kurumu raporunun Yüksek Sağlık Kurulu raporunu doğrulamasıdır. Bu durumda Adli Tıp Kurumu raporunu çürütecek önemli bir neden, somut bir veri yoksa (mahkemece) Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilebilir. Çünkü, iki üst sağlık kuruluşunun görüşü birbirini doğrulamaktadır. İkinci olasılık ise; Adli Tıp Kurumu raporu ile Yüksek Sağlık Kurulu raporlarının birbirine aykırı olmasıdır.
Belirtilen içtihadı birleştirme kararı gereğince, Yüksek Sağlık Kurulunca belirlenen iş göremezlik oranına karşı tarafların itirazı halinde, mahkemece Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden rapor alınabilir. İş göremezlik oranının tespiti ile ilgili olarak düzenlenecek raporların Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğündeki esaslara göre düzenlenmesi gerekir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde; davaya konu işkazası sonucu sigortalı da oluşan sürekli işgöremezliğin, izah edilen prosedür işletilerek tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidi
2-Mahkemece, öncelikle, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda meslekte kazanma gücü oranın tespiti ile şayet azalma olduğu takdirde, sigortalıda meydana gelen meslekte kazanma gücü kaybı oranının, azalma ile, sonradan mı; yoksa, başlangıçtan itibaren mi, olduğu araştırılmalı; meslekte kazanma gücü kaybı oranının başlangıçtan itibaren belirlenen oranda olduğunun anlaşılması durumunda, 506 sayılı Yasanın 19. maddesi gereğince, meslekte kazanma gücünün en az %10 oranında azalmış olan sigortalıların sürekli işgöremezlik gelirine hak kazanabileceği gözetilerek, sürekli işgöremezlik gelirine ilişkin isteğin reddine; azalma ile sonradan olmuş ise, başlangıçtan itibaren, azalma tarihine kadar yapılan fiili ödemeler belirlenip, ilk peşin değerli gelirle karşılaştırılarak, düşük olanının, davalının kusuruna isabet eden kısmının rücuan tahsiline karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraflar avukatlarının, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 28.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.