Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2012/10797 E. 2013/5732 K. 25.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10797
KARAR NO : 2013/5732
KARAR TARİHİ : 25.03.2013

…..

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davacı ve davalıların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin ve davalıların vekillerinin, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Peşin değer, gelecekte ödenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup; davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26. maddesi, iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle yapılan ödemeler yanında, bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin, maddenin öngördüğü koşullara bağlı olarak, işveren ya da üçüncü kişilerden tazmini olanağını öngörmüştür.
İş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri, hak sahiplerinin yaşı, gelirin kesilme olasılığı ve iskonto oranı gözetilerek belirlenen tutarı ifade etmektedir. 506 sayılı Yasa’nın 92. maddesi ise, “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermektedir.
İş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine 08.02.2006 tarihinden itibaren gelir bağlandığı, gelir bağlama tablosunda ise 92. madde uygulamasının yapıldığı görülmektedir.
./…
-2-
Kurumun, vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda, Kurumun ödemediği veya ödeyemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
Dava konusu edilen gelirlerin, 506 sayılı Yasa’nın 92. maddesi uyarınca yarıya indirilip indirilmediği araştırılarak, bu indirimin davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına da yansıtılması gereği üzerinde durularak, iş kazası gelirinin yarıya indirildiği durumlarda, gelirin başladığı tarih itibariyle % 50 üzerinden hesaplanması ve gelirin % 50’ye düştüğü tarihe kadarki dönemde fazladan yapılan % 50 oranındaki ödemenin de tazmini gereken değere eklenmesi gerekeceği gözetilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
3-12.09.2005 günü, havalandırma borusunun tamiri için, 4 metre yükseklikteki boruya müdahale ettiği esnada, elektrik akımına kapılarak yaralanması ve sonrasında gelişen komplikasyonlar sonucu, vefatı ile sonuçlanan iş kazasının meydana geldiği; eczacı iş müfettişi tarafından hazırlanan raporda, iş kazasında işverenin %80 oranında kusurunun bulunduğu, %20 oranında da sigortalının kusurlu olduğunun bildirildiği, iki elektrik mühendisi bir makine mühendisi iş güvenliği uzmanı bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 08.11.2010 tarihli raporda işverenin %60, işyeri sorumlu müdürü …’in %20, sigortalının %20 kusurunun bulunduğunun belirtildiği, mahkemece, üç kişilik elektrik-elektronik mühendisi akademisyen bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 13.11.2012 tarihli işverenin %60, işyeri sorumlu müdürü …’in %30, sigortalının %10 kusurlu olduğunu bildiren rapora dayanılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 Sayılı Kanunun 26’ncı maddesindeki “İş kazası …, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22’nci maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı …, 3’üncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3’üncü kişilere … rücu edilir.” düzenlemesi gereği, davanın rücu alacağından sorumluluğu ancak, maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür.
Anılan Yasal düzenleme çerçevesinde kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda alınacak raporda tartışılmalıdır. İşveren yada işverenlerin tamamen kusursuz kabul edilebilmesi için ise, anılan madde gereğince,
../…

-3-
işyerindeki işçilerin sağlığı ve iş güvenliğini sağlamaya yönelik her türlü tedbiri alması, uygun çalışma ortamı hazırlaması, araçları noksansız bulundurması, işçileri etkin bir biçimde denetlemesi, gözetlemesi, bütün yükümlülüklerini, özenle yerine getirmesi gerekir.
Mahkemece, elektrik mühendisi akademisyen bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan kusur raporu esas alınarak karar verilmiş ise de; iş müfettişi raporunda ve 08.11.2010 tarihli kusur raporunda davalıların kusur oranının farklı belirlendiği görülmektedir.
Hal böyle olunca, mahkemece,…….ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden, mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek, iş kazasında kusurlu bulunan kişi, ya da, kişilerin kusurunun sebebini ve sıfatlarını ayrıntılı olarak açıklayacak biçimde rapor alınıp irdelenmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, tarafların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 25.03.2013 gününde oy birliğiyle karar verildi.

……….