Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2011/1597 E. 2012/6233 K. 29.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1597
KARAR NO : 2012/6233
KARAR TARİHİ : 29.03.2012

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamda belirtildiği şekilde; davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı … Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 25.11.2000 tarihinde işten ayrıldığını beyan ederek 30.11.2000 tarihli beyanına istinaden 01.12.2000’de 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanan davacının, 20.10.2000 tarihinden itibaren … Bakanlığında 5434 sayılı Kanun kapsamında çalışmasının tespit edilmesi üzerine, 5335 sayılı Kanunun 30. maddeleri gereğince 01.01.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığının kesildiği ve 21.10.2009’a kadar ödenen aylığın istendiği, bilahare yaşlılık aylığına hak kazanmak için işten ayrılma koşulunu yerine getirmediğinden bahisle aylığın başlangıç itibarıyla iptal edilerek 01.12.2000-01.01.2005 tarihleri arasında ödenen aylığın da talep edildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın yasal dayanağı; 506 sayılı Kanun’un 62. maddesi ve 5277 sayılı 2005 Mali Yılı Bütçe Kanununun 25. maddesinin (f) fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafları ile 5335 sayılı Yasanın 30/2. maddesidir.
Öncelikle, 01.12.2000-01.01.2005 tarihleri arası dönem yönünden, 506 sayılı Kanun’un 62. maddesi, “Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya bu isteğinden sonraki aybaşından başlanarak yaşlılık aylığı bağlanır.” düzenlemelerini içermektedir. Sözkonusu maddedeki, sigortalı deyimi 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde tanımı yapılan sigortalıları kapsar. Dolayısıyla yaşlılık aylığı bağlanması için ayrılınması gereken işin, 506 sayılı Kanun kapsamında olan iş olduğu belirgindir.
Yukarıda belirtilen düzenleme karşısında; belirtilen döneme ilişkin olarak Mahkeme kabulü yerindedir.
01.01.2005 sonrası dönem yönünden ise; 01.01.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5277 sayılı Bütçe Kanununun 25. maddesinin (f) fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafları “…Her hangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda her hangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar. Diğer kanunların emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken emeklilik veya yaşlılık aylıkları ve/veya diğer tazminatları kesilmeksizin atanmaya, çalıştırılmaya veya görevlendirilmeye izin veren hükümleri ile, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 11. maddesine göre alınmış Bakanlar Kurulu kararları 2005 yılında uygulanmaz.” düzenlemesini içermektedir.
Bütçe Kanunu ile yapılan bu düzenleme sonrasında kanun koyucu; bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağına ilişkin Anayasa’nın 161. maddesi hükmünü gözeterek, bütçe kanunlarında yer almaması gereken hükümlerin temizlenmesi amacıyla çıkardığı 27.04.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 29. maddesinin (c) bendi ile; 5277 sayılı Kanunun 25. maddesinde yer alan hükmü yürürlükten kaldırmış, ancak, aynı düzenlemeyi anılan kanunun 30. maddesi ile yeniden getirmiş ve bu madde 27.04.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Diğer taraftan, 5277 sayılı Kanunun 25. maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile açılan dava sonucunda, 28.12.2005 gün 2005/146-105 sayılı Kararla; anılan maddenin (f) fıkrasının ikinci ve üçüncü paragraflarının Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş, aynı yönde yapılan başka bir başvuru üzerine de anılan mahkemenin 29.11.2005 gün…. sayılı Kararı ile … sayılı Yasanın 25. maddesinin (f) fıkrasının, 21.04.2005 günlü 5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 29. maddesinin (c) fıkrasıyla yürürlükten kaldırıldığına ve 25. maddenin (f) fıkrasına yönelik Anayasaya aykırılık iddiasına ilişkin konusu kalmayan istemler hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş, aynı düzenlemeyi içeren 5335 sayılı Kanunun 30. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının Anayasaya aykırılığı iddiasıyla açılan dava sonucunda ise 03.04.2007 gün ….sayılı hükümle, anılan kanun maddesinin Anayasaya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine karar verilmiştir.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı ….105. maddesinde sayılan uygulanmayacak hükümler arasında 5335 sayılı Kanunun 30. maddesinin yer almaması, Anayasanın 153. maddesinin “iptal kararları geriye yürümez” hükmünü içermesi karşısında; her hangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların, bu aylıkları kesilmeksizin her hangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılmayacakları ve görev yapamayacaklarına dair düzenlemenin 01.01.2005 tarihinden başlamak suretiyle yürürlükte olduğu belirgindir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/21-168 Esas, 2009/218 Karar sayılı ilamı).
Davacının, uyuşmazlık konusu olmayan dava dışı kamu kurumunda 01.01.2005 tarihinden beri yaşlılık aylığı kesilmeksizin çalışmasının, yukarıda açıklandığı üzere 5335 sayılı Kanunla getirilen yasal düzenlemelere aykırı olması nedeniyle, 506 sayılı Kanun kapsamında aldığı yaşlılık aylıklarının 01.01.2005 tarihi itibariyle kesilmesine ilişkin Kurum işleminde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiği ve bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği yönü de gözetilerek, uyuşmazlık konusu 01.01.2005 sonrası dönem yönünden iadesi gereken aylıklar ve faizi hesaplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı …. Başkanlığı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.