Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2011/10872 E. 2011/11867 K. 19.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10872
KARAR NO : 2011/11867
KARAR TARİHİ : 19.09.2011

Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan yardımlar için açılan ilk rücu davasından bakiye kusur farkı ile artışlardan kaynaklanan Kurum zararının gerçek zararla sınırlı olmak üzere 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamda belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Avukatı ile davalılardan … Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılıp Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Belediyenin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı Kurumun temyizine gelince; Dairemizin önceki bozma ilamında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Yasanın 26. maddesi olduğu, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirler ile harcama ve ödemelerin; tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı kısmına hükmedilmesi gerektiği, Hukuk Genel Kurulu’nun 07.05.2008 tarih 2008/10-363 Esas, 2008/366 Karar sayılı kararında da belirtildiği şekilde, gelirlerde meydana gelen artışın ayrı bir olgu niteliğinde bulunduğu, önceki rücu davasında ilk peşin sermaye değerli gelirle birlikte artışlara da hükmedilmesinin ilk davada hüküm altına alınmayan kusur farkı nedeniyle kesin hüküm engeli oluşturmayacağı, ilk rücu davasında hükmolunan gelir artışlarının, kusur farkından kaynaklanan eldeki davada hükmolunacak rücu tazminatından mahsup edilmesine olanak bulunmadığı gözetilerek, bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin kusur farkına isabet eden kısmı belirlenerek, ilk davada hüküm altına alınmayan bölümünün kabulüne, artışlara ilişkin istemin ise reddine karar verilmesi gerektiği belirtildiğine ve mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde ilama yanlış anlam vererek, ilk rücu davasında hükmedilen miktarın tamamının ilk peşin değerden tenzili ile Kurumun alacağının kalmadığına karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, isabetsizdir.
Bu durumda yapılacak iş; Hukuk Genel Kurulu’nun 07.05.2008 tarih 2008/10-363 Esas, 2008/366 Karar sayılı kararında da belirtildiği şekilde zararlandırıcı sigorta olayının oluşunda davalıların toplam %70 kusurlarının bulunduğu, ilk rücu davasında, yapılan ödemelerin %37,5 kısmının dava konusu edilerek hüküm altına alındığı, böylece hak sahiplerine ödenen ilk peşin değerli gelirler ile cenaze giderinin de bu oran karşılığına hükmedildiği, bakiye %32,5 kusur karşılığının bu davaya konu olduğu, buna göre de davacı Kurumun 2.284,08 TL gelir ile 11,43 TL cenaze giderinden oluşan bakiye alacağının bulunduğu ve bu miktarlara hükmedilmesi gerekir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının tamamının silinerek, yerine, “1-Davanın kısmen kabulü ile 2.284,08 TL gelirin onay, 11,43 TL cenaze giderinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle reddine,
2-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 136,35 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı Kurum yargılamada vekil ile temsil edildiğinden lehine takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı Kuruma verilmesine, ret Anayasa Mahkemesinin iptal kararına dayandığından davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından bozma öncesi yapılan yargılama giderleri ile birlikte yapılan toplam 198,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı Kuruma verilmesine,” ifadelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan …’ndan alınmasına, 19.09.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.